islami hassasiyet
Cumartesi, Aralık 31, 2005
  [islami-hassasiyet] Kardeşini gizli ikaz edip öğüt veren,
 
  [islami-hassasiyet] merhamet bu kadar mi Irak'ta?
IRAK savaþýnda babasý ve annesi ölen ve kendisinin de bacaklarý kopan Müslüman bir çocuðun IRAK savasýný yöneten Tommy FRANKS a yazdýðý þiir.
Bu þiir Açýk istihbarat sitesinden alýnmýs.

------------------------------------
 
Merhamet hür Dünyaya bu kadar mý IRAK ' ta?
Ben Basralý Ömer,

Belki haberin yoktur diye yazýyorum Mr. Franks.
Önce demokrasi yaðdý göklerimizden,
Sonra özgürlük geçti üstümüzden
Palet palet.
Ve insan haklarý Namlularýndan
Saniyede bilmem kaç adet.

Demokrasi bizim eve de isabet etti
Bir gün sonra anladým koptuðunu ayaklarýmýn.
Tam on sekiz adet insan haklarý saymýþlar
Vücudunda babamýn.

Annem yoktu zaten
Ben doðarken ilaç yokluðundan ölmüþ
Ambargo falan dediler ya Anlamadým
çocukluk aklý iþte
Oluþmadan sökülmüþ.

Sizde de barýþ böyle midir Mr. Franks?
Ýnsan haklarý çocuklarý yetim
Ve ayaksýz býrakýr mý orda da?
Düþer mi ayýn kan gölüne aksi
Güpegündüz düþer mi Pazaryerine demokrasi?

Zenginlik
insanlarý korkudan uykusuz býrakýr
Kuþlar gökyüzünü terk eder mi orda da?
Babamla mýrýldandýðým son dua dilimde
ayaklarýmýn hastanede Ve giymeye
kýyamadýðým pabuçlar Kaldý elimde.

Çocuklarýn var mý Mr. Franks?
Al, oðluna götür onlarý bari ise yarasýn
Kim bilir belki baktýkça
Bazen beni hatýrlasýn.

Bu nasýl demokrasi Mr. Franks?
Düþtüðü
yeri yaktý
Merhamet hür Dünyaya
Bu kadar mi IRA K' tý? size



sent by: Ali Murat OCAKLI


Yahoo! DSL Something to write home about. Just $16.99/mo. or less
 
  [islami-hassasiyet] HİKMETİN BAŞI

 

 

HİKMETİN BAŞI
Kadın ve Aile
Ne yazık ki, gerek yazılı basında gerekse görsel basında heme, hemen hergün içimiz sızlayarak şahit olduğumuz, yüreğimizi burkan birkaç haber var bu günkü satırlarımızda.

"Köprü altında bir battaniyeye sarılı, yaşlı bir adamın cesedi bulundu."

"Üç tane evladı olduğu halde 7-8 yıldır bir apartman boşluğunda, fareler ile beraber yaşayan ve sefalet içinde ömrünün dolmasını ve BİTMESİNİ bekleyen yaşlı ve hasta bir kadın bulundu."

"Gelini istemediği için evden kaçan yaşlı bir dede, trafik kazasında can verdi."

"Dört çocuğu olduğu halde yakalandığı amansız hastalığın pençesinde uapayalnız yaşam savaşı vermeye çalışan 80'lik bir "Nine" bulundu."

Bunlar sadece bulunan bedbahtlar....Ya bulunamayan, görülemeyen, fark edilemeyen garipler...



Sadece "Kendi hayatını" yaşamayı arzulayan, ecdadına merhamet etmeyi zillet ve külfet sayan yaşlı ve belki de aklî dengesini, sıhhatini, tüm mal varlığını evlatları uğrunda yitiren "Ebeveynini" sırtındaki bir kambur misali gören "EVLATLAR!" Toplumun yüz karası olan bu "Çocuklar" nasıl üredi.........

Yemeyip-yediren, giymeyip-giydiren, sabahlara kadar baş ucundan ayrılmadan, bir "Gül" misali nazikçe bakıp büyütülen, gözünün içine bakılarak korunan, üzerlerine titrelinen yavrular....bugün neden bu kadar zalim. Üç günlük "Dünya hayatı" için ecdadına yüz çeviren "Nur topları" niçin bugün bu kadar hissizdir dersiniz?

Oysa, belki evinde beslediği ve parmak, parmak tüyleri olan nadide halıları üzerindeki pisliklerini hiç tiksinmeden temizlediği "Köpeklerinin" türlü nazını çeken asılzadeler, nasıl oluyorda Annelerinden, babalarından iğreniyor hatta sofralarına bile oturtmak istemiyerek onlardan kaçıyorlar.
Hatta, yemek salonunda "Seçkin Misafirler" için binbir özenle hazırlanmış sofralarında onlara yer vemeye utanarak, bir tepsi içine koydukları bir iki lokmayı kendi odalarında "Yapayalnız" yemelerini istiyorlar o "Seçkin Misafir"lerinden çekinerek.....

Soruyorum değerli arkadaşlar..........Sizce bütün bunlar neden oluyor dersiniz?

Kalın sağlıcakla...
"

____________________________________________________________________________
İnternete yüksek hızla bağlanmak isteyenler için en etkin çözüm : Mynet Erişim ADSL
 
  [islami-hassasiyet] Hazret-i Mevlana'nın Namaz Değerlendirmesi

Gönül ustası Hazret-i Mevlânâ, insanı ilâhî huzura ulaştıran tekbir, kıyam, rükû, secde, selam ve dua gibi namaz rükünlerine oldukça düşündürücü mânâlar kazandırır.

Namaza tekbirle girmek, “İlâhî, biz senin huzurunda kurban olduk” demektir. (Tekbir getirerek kurban kesildiği gibi, tekbirle namaza başlamak da ‘Allah’ım, canımız sana feda olsun’ anlamındadır.)

Namazda kıyama durmak, Allah’ın huzurunda kıyametteki muhasebeyi hatırlatır. Kul, biraz sonra hakkıyla yerine getiremediği kulluğundan ve işlediği günahlardan dolayı, utancından ayakta durmaya dermanı kalmaz, rükû’a eğilir.

Başı rükû’da iken “Hakk’ın sualle-rine cevap ver!” diye İlâhî ferman gelir. Kul, rükûdan başını mahcup olarak kaldırır. Ayakta duramaz, yüz üstü secdeye kapanır.

Tekrar ona “Secdeden başını kaldır! Yapmış olduklarından haber ver!” diye ferman gelir. O, yine mahcup bir halde başını kaldırırsa da, tekrar yüzüstüne kapanır.

O ağır yükün tesirinden  dizleri üstüne çöker. Sağa selam verir; peygamberler ve melekler tarafına bakar, onlardan şefaat talep eder. Onlar derler: “Çare ve yardım günü geçti. Çare, ancak dünyada olabilirdi. Orada salih amellerde bulunmadınız, o günler gitti.”

Sola selam verir; akraba ve yakınlarının tarafına bakar. Onlardan da bir fayda göremez.

Herkesten ümidini kesince, dua için iki elini kaldırır.  “Ya Rabbi, herkesten ümidimi kestim. Kuluna melce ancak Sensin. Senin rahmet ve mağfiretine sınır yoktur”.

 
  [islami-hassasiyet] Tek amacım adalet( Abdullah Şamil Ebu-İdris (Şamil Basayev)
 Tek amacım adalet( Abdullah Şamil Ebu-İdris (Şamil Basayev)
Andrei Babitski anlatıyor; 'Kendi arabamla Prag'dan Ukrayna’ya gittim ve oradan Kerch'e geçtim. Ukrayna-Rusya sınırından taksi ile İnguşetya'ya gittim. Orada direniş hareketiyle ilişkisi olan biriyle görüştürüldüm. Gece geç saatlerde Nesterovsk köyüne götürüldüm. Orada araba değiştirildi. İkici arabaya bindiğimde benim için bir sürpriz, hatta sürprizden daha da öte, çok zor bir an, bir şoktu. Basayev, arabada oturuyordu. Şok korkudan değildi. Onu, uzun zamandır tanıyordum. Ama karşılaşacağım sonuçları düşündüm. Rus yetkililerin, beni bir teröristle, teröristlerle işbirliği yapmakla suçlayacaklarını düşündüm. Karşılaşmanın beklenmedik olduğunu söylemek istiyorum. Açıkça söylemek gerekirse tam olarak nerede olduğumu da bilmiyordum. Bu, daha sonradan nerede olduğumu kimseye söyleyememem ya da saklandıkları yeri bildirememem için kasten yapılmıştı.

Ve röportaj…?

Andrei Babitsky: Dünyada en çok aranan ikinci terörist olduğun halde, bu kadar uzun süre yaşamayı nasıl başardın?

Basayev: İlk olarak ikinci değilim ve ikinci olarak ben aranmıyorum. Ben bu teröristleri bulmaya çalışıyorum. Tüm Rusya'da, onları arıyorum. Onları, aramaya ve bulmaya devam edeceğim. Ve onları cezalandırmayı da sürdüreceğim. Bu yüzden, onların beni bulmaya çalıştıklarını söyleme sakın; ben onları bulmaya çalışıyorum.

Babitsky: İstediğin gibi olursa, Rus birlikleri ayrıldıktan sonra Çeçenistan'ı kim yönetmeli?

Basayev: Aklıma gelen ilk şey 'halkın gücü'. Asla gücü aramadım ya da güç için savaşmadım. Her zaman adalet için savaştım ve adalet benim tek amacım oldu. Dürüstlükle söylüyorum hiçbir zaman, kendimin bir av olduğunu düşünmedim, ama bir savaşçıyım ve halen savaştayım ve her an da ölebilirim, hatta şu an bile.

Babitsky: Neye güveniyorsun? Terörün, Putin rejimini, teslim olmaya ya da müzakerelere zorlayabileceğini düşünüyor musun?

Basayev: Benim onların müzakerelerine ihtiyacım yok. Çeçen halkına karşı yapılan soykırımın bitmesine ihtiyacım var. İşgalci ayak takımının, ülkemizi terk etmesine ihtiyacım var. Gelecekteki Çeçen nesillerinin, 1944'de olduğu gibi Siberya'ya sürülmeyeceklerinin garantisine ihtiyacım var. Bağımsızlığa ihtiyacımızın olma sebebi işte bu. Pratik olarak bütün dünya, bunun bir soykırım olduğunu biliyor. Terörist olanlar 'Ruslar'dır. Ulusal bağımsızlığımız için devam eden bir mücadele var.

Babitsky: Beslan'e gelince… Bu operasyonun potansiyelini ve Putin'in tepkisini düşünürsek, çocukların hayatlarını riske atmanın ve onları su'dan bile mahrum etmenin doğru olduğunu düşünüyor musunuz? Çocukların ölümlerinden dolayı, kendinizi sorumlu hissediyor musunuz, belki sorumluluğu Putin ile de paylaşarak?

Basayev: Neden Putin'in sorumluluğunu paylaşayım? Resmi olarak 40 bin çocuk öldürüldü ve on binlercesi sakat bırakıldı. Kimse bunun hakkında konuşuyor mu?

Babitsky: Yani çocukların sorumlu olduğunu söylüyorsun?

Basayev: Sorumlu olanlar çocuklar değil. Sorumluluk, sessiz tutumuyla her şeye 'evet' cevabı veren Rus halkınındır.

Çeçenistan'ı tahrip eden işgalcilerini besleyen bir millet. Onlar için yiyecek ve benzeri şeyler biriktirdiler, vergi verdiler. Yapılanlara, sözle ve fiilen onay verdiler. Hepsi sorumlu. Ve Beslan'da dürüst olmak gerekirse bunu beklemiyordum. Beslan'da amaç Çeçenistan'daki savaşın sona ermesi ya da Putin'in istifa etmesiydi.Bu ikisinden sadece biri. Birini yap ve herkes serbet bırakılsın, sorun yok. Anladın mı? Daha fazlası değildi. Bunu neden yaptığımı sorabilirsin. Binlerce ve binlerce Çeçen çocuk, kadın ve yaşlı insanın öldürülmesine bir son vermek için. Gerçeklere bir bak. Onlar kaçırıldı, uzaklara götürüldü ve öldürüldüler.

Babitsky: Yani yakın mesafeden ateş açmadığın sürece her şey iyi. Çocukların hayatını riske atmanın onları öldürmekle aynı şey olmadığını düşünüyorsun?

Basayev: Soykırımı durdurmak için elimden gelen her şeyi yaparım ama inançlarımın sınırları dahilinde. Allah Kur'an'da bize, 'Size karşı nasıl savaşıyorlarsa siz de onlara karşı o şekilde savaşın ama sınırı geçmeyin' diye emrediyor. Ben sınırı geçmeye çalışmam ve geçmedim de.

Babitsky: Beslan olayında sonra ne tür duygular yaşadınız?

Basayev: Dürüstlükle söylüyorum şok oldum, yemin ederim. Bunu hiç beklememiştim. Putin'in bu kadar kana susamış bir olduğunu düşünmüyordum. Böyle yapacağını düşünmedim. Daha ciddi bir durumla karşılaştıklarında gaz ya da benzeri bir şey yapmaya çalışacaklarını düşündüm. En azından çocuklara karşı bir şey yapmazlardı. Benim düşüncem buydu. Eylemi ne kadar sert yaparsam, mesajı o kadar çabuk iletebileceğimi düşündüm. İşe yarayacağını düşündüm.

Beslan'da küçük çocukların olacağını hiç düşünmemiştim. Bu bir okul. Her neyse en küçüğü 6 yaşında olacaktı. Yolun karşısında bir anaokulu var. Kimseyi görmedim. Haritalarla çalıştık, her şeye baktık. Planlar yaptım ve komutana, Rus görevliler geldiğinde, taleplerimizi resmi bir şekilde iletmelerini ve on yaşından küçük her kesin serbest bırakılmasını söyledim. Hiçbir soru sorulmadı. Ona söylediklerim bundan ibaret. Benim şartlarım bunlardı.

Babitski anlatıyor; Kanlı çatışmayı başlatan okuldaki ilk patlamayı Basayev'e sordum. O da elindeki bilgiere göre spor salonunda, patlayıcının tetiğine ayağıyla bastıran Çeçenin bir keskin nişancı tarafından vurulduğunu söyledi. Vurulan Çeçen bombanın tetiğini tutmakla görevliydi. Ama nişancı tarafından vurulduğunda düştü, ayağını tetikten kaldırdı ve bomba patladı.

Babitsky: Peki uçakların düşürülmesi hakkında ne söyleyeceksiniz?

Basayev: Uçakların düşürüldüğünü kim söyledi? Onların düşürüldüğü ile ilgili gerçekler nerede? Uçakların ateş edilip düşürüldüğü neden aklınıza gelmiyor? Talepler yine aynıydı, savaşa son verilmesi… Neden bizi suçluyorsunuz? Bunu düşünün.

Babitsky: Bunun hakkında biraz daha açıklama yapar mısınız, sizin adamlarınız sadece uçağı mı kaçırdılar?

Basayev: Onlar uçağı kaçırıp savaşın bitmesi talebinde bulunmakla yükümlüydüler. Ve her hangi bir cevap gelene kadar da uçağın inmesine izin vermeyeceklerdi. Ama hemen indirildiler.

Her neyse, görevlilerimizin uçağı düşürmek gibi bir görevi yoktu. Ve iki uçağında neden aynı anda patladığını merak ediyorum.

Aynı şey Nord- Ost tiyatrosunda da oldu. Adamlarıma tüm yabancıların, şartsız bir şekilde serbest bırakılmasını söyledim. Onları serbest bırakabilirsin ama onlar bunu güvenli bir hale getirmeyebilir. Bu onları senin öldürdüğünü gösterir. Arabalar geldi, sen onların gitmelerine izin verdin fakat çoğunun ayrılmalarına izin verilmedi. Bununla ne yapmalıyım? Yapabileceğimi yaptım. Çeçenistan'da ve diğer yerlerde, mantıklı ve kabul edilebilir metotlar kullanıyorum. Mücahitler, ne burada ne orada asla çocuk öldürmediler gerçek bu.

2004'ün Ocak ayında resmi bir açıklama yapmıştım. Çeçenistan'a bunca zarar veren eşkiyaların başı Putin'in, uluslararası kanunlara uygun bir şekilde davranacağını resmi olarak beyan etmesi halinde, Rus topraklarındaki bombalama ve saldırılara son vereceğimi söylemiştim. Sadece Çeçenistan'daki askerlerle savaşacaktık. Bu resmi açıklamayı yaptım. Anladın mı? Peki cevap ne oldu? Daha çok kaçırmalar, daha çok cinayetler ve daha çok yıkım.

Babitsky: Bunu bağımsızlık için bir mücadele olarak adlandırıyorsun.

Basayev: Peki sen ne olarak adlandırırdın?

Babitsky: Sanırım bunun yanında inançsal bir motivasyon da söz konusu.

Basayev: Hayır. Benim için bu, ilk olarak bir özgürlük mücadelesi. Özgür biri değilim, inancımı yaşayamıyorum. Özgür olmam gerekli. Özgürlük önde geliyor. Benim görüşüm bu. Şeriat ikinci sırada.

Babitski anlatıyor; Basaev aranıyor. Bunun hakkında da konuştu. Bu yıl onu iki kere zehirlemeye çalıştılar. Yurt dışından ayağındaki proteze ilişkin bazı zorunlu tıbbi malzemeler alıyor. Kesilen ayağının kalan kısmını özel bir silikon çorapla kapatıyor. Ve yurt dışından aldığı silikon çoraplardan biri zehirliydi. Onu, bir tavuk kümesine yerleştirerek test ettiler. Ve bir tavuk hemen öldü.

Basayev: Bu sene beni iki kere zehirlemeye çalıştılar. Birçok çatışma oldu ama zamanım daha gelmedi. Zamanım geldiğinde beni öldürmeleri için Rus ordusuna ihtiyacım olmayacak. Öleceğim. Er ya da geç herkesin zamanı gelecek. Bu yine Allah'ın sözünü doğruluyor; Allah bizim içi ne yazdıysa, o olur. Zamanım geldiğinde, öleceğim ve bütün dünya birleşse bile benim için hiçbir şey yapamaz o anda. Bu da beni acıtamaz. Ve eğer Allah benim için iyi bir şey yazmışsa olur. Ve dünyadaki hiçbir şey de bunu engelleyemez.

Babitski: Beslan ve tiyatro gibi olaylar, tekrar edebilir mi?

Basayev: Tabii ki. Çeçenlere yapılan soykırım devam ettikçe, bu katliam devam ettikçe, her şey olabilir. Evet, kabul ediyorum kötü bir adamım. Ben bir eşkıyayım, bir teröristim. Peki, onlara ne demeli? Eğer onlar, anayasal düzenin koruyucuları ve anti teröristlerse bütün bu anlaşmalara ve güzel sözlere tüküreyim. Ve eğer, bütün dünya benim üzerime tükürürse ben de tüm dünyaya tükürmek istiyorum.

Babitsky: Bu sıralarda bir ara var. Bu yeni bir şeyler planladığınız anlamına mı geliyor? Yoksa bir süreliğine işi kolaydan almaya mı karar verdiniz?

Basayev: Bir an bile işi kolaydan almam. Kışın verdiğimiz ara, gereğinden fazlaydı zaten. Evet planlar yapıyorum, göreceğiz. Her zaman yeni yollar arıyoruz. Bir yöntem başarısız olursa yeni bir yöntem arıyoruz.

Babitski anlatıyor; Rus yoldaşlarımın çoğu, bu buluşmayla ilgili bir terörist ve suçlunun yerini bulup onu tutuklayabilmeleri için neden federal güvenlik güçlerine haber vermediğimi soracaklar. Cevabım şu; ben Rus yetkililere hiç güvenmiyorum. Hiçbir şey bilmediğimi söylediğimde bana inanmayacaklarına ikna oldum. Basaev'in nerede olduğu ile ilgili bilgileri gizlediğime karar verecekler, bunu biliyorum.

Çeçenistan'da, hatta sadece Çeçenistan'da da değil, diğer yerlerde özel servislerin ve içişleri bakanlığının, işleri nasıl yürüttüğünü de biliyorum. Kaç kişi, hiçbir iz bırakmadan kayboldu. Kaç kişi inanılmaz korkunç ve insanlık dışı işkenceye maruz kaldı. Sanırım eğer federal güvenlik servisiyle temasa geçseydim, kendimi işkence konusu yapardım. Sanırım böyle bir kaderi gönüllü olarak seçmek de gayet akılsız ve mantıksızca bir şey olurdu.
Eklenmiş Resimler
 

____________________________________________________________________________
İnternete yüksek hızla bağlanmak isteyenler için en etkin çözüm : Mynet Erişim ADSL
 
  [islami-hassasiyet] Bilge Adam
Bilge Adam
Güzel Sözler Bir bilge adam çölde öğrencileriyle otururken demiş ki;
"Gece ile gündüzü nasıl ayırt edersiniz?
Tam olarak ne zaman karanlık başlar,
ne zaman ortalık aydınlanır?"

Öğrencilerden biri;
"Uzaktaki sürüye bakarım," demiş,
"koyunu keçiden ayıramadığım zaman
akşam olmuş demektir."

Başka bir öğrenci söz almış
ve "Hocam" demiş,
"İncir ağacını, zeytin ağacından ayırdığım zaman,
anlarım ki sabah başlamıştır."

Bilge adam uzun süre susmuş.



Öğrenciler meraklanmışlar
ve "Siz ne düşünüyorsunuz hocam?" diye sormuşlar.

Bilge şöyle demiş;
"Yürürken karşıma bir kadın çıktığında,
güzel mi çirkin mi, siyah mı beyaz mı diye ayırmadan
ona "kız kardeşim" diyebildiğimde
ve yine yürürken önüme çıkan erkeği,
zengin mi yoksul mu diye bakmadan,
milletine, ırkına, dinine aldırmadan,
erkek kardeşim sayabildiğimde anlarım ki
sabah olmuştur, AYDINLIK başlamıştır..."

____________________________________________________________________________
İnternete yüksek hızla bağlanmak isteyenler için en etkin çözüm : Mynet Erişim ADSL
 
Cuma, Aralık 30, 2005
  [islami-hassasiyet] TEVAZU
TEVAZU
Güzel Sözler
"Allah için tevâzu gösteren kimseyi Allah yükseltir; büyüklük taslayanları ise Allah alçaltır."
 
"Büyük olmak için küçükleşen ne insanlar var!"
 
"Müstekbirler, omuzlarımızda taşıdığımız için büyük gözükürler; fırlatıp atınca yerde sürünmeğe başlarlar."
 
"Müstekbirler, önlerine diz çöktüğümüz için büyüktürler; o halde biz de ayağa kalkalım!"
 
"Küçüklerin istikbârı / büyüklük taslamaları kadar tehlikeli bir şey yoktur."
 
"Başını semâya çarpmaktan bermûtad cüceler korkarlar."
 
"İnsan, gayesi nisbetinde büyüktür."
 
"Alçak yerde tepecik, kendini dağ sayar."
 
"Ne kadar az yüksekten uçarsan, düştün zaman o kadar az incinirsin."
 
"Kavakların dikliğine, boylarının uzunluğuna bakıp onları önemli bir şey sanmayın. Bütün kibirli, meyvesiz ve gölgesiz yaratıkların başları bulutlarda sallanır."


 
 
 
"Bir insanda kendini yüksek görme ve hırs, söz söylerken soğan gibi kokar."
 
"Kibirlenip büyüklenenin Aldanma dünyasına.
Dünya benim, diyenin Gittik dün yasına."
 
"Kibri terkeyle dost,Dime 'benem'
Gönlünün mescidinde Koma sanem"
 
"Önü bir damla pis su, sonu leş, ortası ... torbası olan, nasıl büyüklük taslar?"
 
"Topraktan yaratılan insan, toprak gibi tevâzu sahibi olmazsa, aslından/insanlığından çıkmış olur."
 
"Kibirliye karşı kibirlilik vaciptir."
 
Bizi, müslümanlığımızdan dolayı küçük göreni, "hayvandan aşağı" (7/A'râf, 179), "yaratıkların en şerlisi" (8/Enfâl, 55), bir "pislik" (9/Tevbe, 28) "sağır, dilsiz, kör ve akılsız" (2/Bakara, 171; 8/Enfâl, 22) görmek zorundayız.
 
"Müstekbir, kalbindeki hastalığın (2/Bakara, 10) gözüne de yansıdığı (2/Bakara, 18) kimsedir. O yüzden gözleri sirk aynaları gibi çarpık gösterir. Küçüğü büyük, büyüğü küçük gösteren çukur ve tümsek aynalar gibidir bakışları. Kendilerini dev aynasında, başkalarını da cüce görmeleri bundandır. Hakkı bâtıl ve bâtılı da hak görmeleri de aynı hastalığın belirtisidir.
 
Türkçe'ye Yunanca'dan giren "manyak" kelimesi, müstekbir kelimesinin Türkçe karşılığıdır. Bu, müstekbir için zorlama bir abartı ifadesi değil; gerçek bir tanımdır. Şöyle ki, "megalo", büyük demektir; psikolojik bir hasta/ruh hastası olan "megaloman": Megalomani'ye, yani büyüklük kuruntusuna tutulmuş kimse anlamına gelir. "Megalomani": Kendini büyük görme hastalığı, büyüklük kuruntusu manasınadır. "Mani" ve "manya": Saplantı, iptilâ, tutku, düşkünlük
şeklinde ortaya çıkan delilik haline verilen addır. "Manyak" da, Manya'ya (delilik gibi bu psikolojik hastalığa) uğramış ruh hastası demektir. Dolayısıyla "manyak" kelimesinin Türkçedeki tüm olumsuz anlamları, istikbâr/kendini aşırı beğenme hastalığının bir göstergesi ve sonucudur. Yani tüm müstekbirler manyaktırlar. Bunun için olsa gerektir; tımarhanedeki
delilerin çoğu, kendilerini  meşhur büyüklerden biri gibi görür ve gösterir. Deli bile, kendini akıllı gösteren meşhur delilerle/müstekbirlerle kendisi arasındaki yakın bağı görebilmektedir.
 
Gerçek anlamda büyümektir; kendimizi Allah için âciz/küçük görmek.
Gerçek anlamda küçülmektir; kendimizi büyük görmek.
 
Seni küçük görenlere/müstekbirlere karşı görevin: Onun terazisinde ağır gelmek için uğraşman; ama bunu kendi hastalığın olarak değil, onu hastalıktan kurtarmak için yapmaktır.
 
Seni büyük görenlere/müstaz'af mü'minlere karşı görevin: Muhâtabın kendisini çok küçük görmesine engel olarak kendine zarar vermesinin önüne geçmek, aynı zamanda seni büyüklenip böbürlenmeye götürerek sana zarar vermesine mâni olmaktır.
 
"Mazlum kardeşinize de zâlime de yardımcı olunuz." Zâlime nasıl yardımcı olabiliriz? "Zulmüne engel olarak!" Müstekbir için de aynı yardım sözkonusu.
 
Kibirli, bizim sayemizde (bizim ona bu fırsatı vererek, ona karşı küçüklüğü/köleliği kabullenmemizden dolayı) büyüklenmemeli; büyüklük taslayanlara hadlerini bildirebilmeli ve acziyetlerini gösterebilmeliyiz.
 
Ölçü belli: "Kâfirlere karşı şiddetli/çetin; kendi aralarında merhametli olmak" (48/Fetih, 29) "Mü'minlere karşı alçak gönüllü/şefkatli; kâfirlere karşı onurlu ve zorlu olmak" (5/Mâide, 54)
 
Ve... Büyüklük taslamanın sonu ile ilgili 2 uzak tarihten, 2 de yakın tarihten ibret:
 
Şeytan: İstikbâr etti/kibirlenip büyüklük tasladı;
herkesin hakaretle/lânetle andığı aşağılık mahlûk oldu.
 
Firavun: İstikbâr etti, hem de "ben sizin en yüce rabbinizim" diyecek cür'et gösterdi (79/Nâziât, 24); Herkese secdede ve küçülmüş vaziyette teşhir edildi.
 
Superman (süpermen) filmlerinin insan üstü güçleri olan süpermeni/sahte ilâhı (bu filmin kahramanı Cristopher Rewe, attan düştü, tekerlekli sandalyeye mahkûm oldu.
 
Muhammed Ali Clay: Müslüman olduğu ve en büyük olanın kim olduğunu bildiği halde, "en büyük benim" demenin cezası olarak alzheimer hastalığına tutuldu, dili zor konuşur, eli zor hareket eder hale geldi.
 
Günümüzün müstekbir karakterli kişi ve gruplarını yakından tanımak için Kur’an’a bakmak yeterlidir. Yine bu zalimlerin müstez’af haline getirdikleri zayıfları Kur’an’dan tanıyoruz. Yapılacak iş, müstez’aflara destek olmak, onları savunmak; her türlü meşru aracı kullanarak müstekbirlerin baskı ve zulümlerini önlemeye çalışmaktır. Unutmamak gerekir ki, geniş kitleleri
istikbâr ile sömüren zâlim azınlık, müstaz’afların kurtuluşu sağlayacak tevhîdî çözümlere asla yanaşmayacaktır. Yine unutulmaması gerekir ki zâlimlere az da olsa meyil, ateşin dokunmasına sebeptir. “Zulmedenlere meyletmeyin. Aksi halde size ateş dokunur (cehennemde yanarsınız). Sizin Allah’tan başka dostlarınız yoktur. Sonra da size yardım edilmez.” (11/Hûd, 113)
 
“İşte âhiret yurdu! Biz onu yeryüzünde büyüklenmeyen/böbürlenmeyen ve bozgunculuk yapmak istemeyenlere veririz. (En güzel) âkıbet, takvâ sahiplerinindir.” (28/Kasas, 83)
 
Ezilen, zulme uğrayan kitlelere, zulme uğradıklarını hatırlatmak, onları mustaz’af olduklarının bilincine vardırmak, vahyî sorumluluğumuzun gereğidir. Müslüman, Allah’ın sevmediği insanlara en küçük muhabbet besleyemez. “Şüphesiz Allah müstekbirleri sevmez.” (16/Nahl, 23

____________________________________________________________________________
İnternete yüksek hızla bağlanmak isteyenler için en etkin çözüm : Mynet Erişim ADSL
 
  [islami-hassasiyet] Hak şerleri hayreyler
Bir kıssa bin hisse
Hak şerleri hayreyler
Zünnun-ı Mısrî anlatıyor:
Bir gün elbiselerimi yıkamak için Nil nehrinin kenarına gitmiştim. Nehir kenarında bir de baktım ki, büyük ve korkunç bir akrep bana doğru geliyor. Çok korktum. Şerrinden Allah’a sığındım.
Fakat garip bir şeyler oluyordu. Anlatayım:
Akrep nehre geldiğinde, sudan büyük bir kurbağa çıktı ve akrebe doğru ilerledi. Akrep kurbağanın sırtına bindi; suyun üzerinde yüzüp gittiler. Ben de onların arkasından yüzüp, peşlerini takip ettim.   
Nehrin karşı yakasına geçtiklerinde, akrep kurbağayı bırakıp dalları büyük, gölgesi çok olan bir ağacın altına gitti. Ağacın altında Allah’a asi bir genç mışıl mışıl uyuyordu.
Kendi kendime:     
“Lâ havle velâ kuvvete illâ billah. Bu akrep nehrin öte kıyısından buraya bu genci sokmak için geldi” dedim. Akrep gence yaklaştığı zaman hemen onu öldürmeye karar verdim ve akrebe yakın bir yerde durdum.
Fakat bir de ne göreyim; karşıdan sürünüp gelen büyük bir yılan, uyuyan gence doğru hızla aktı. Ben dehşet aldım ve tam yılana hücum edeyim de genci kurtarayım derken; akrep yılana saldırdı, hızla yılanın üzerine çıktı ve yılanın başını sokmaya başladı. Öyle soktu ki, yılanı öldürmeden bırakmadı.
Yılan öldükten sonra, akrep hızla nehre döndü. Kurbağa onu nehir kıyısında bekliyordu. Akrep kurbağanın sırtına bindi. İkisi birlikte tekrar nehrin öteki kıyısına geçtiler.
Ben arkalarından onlara bakıp kaldım.
Nihayet dönüp gencin yanına geldim, uyuyan gencin başucunda durarak şu beyitleri söyledim:    
“Ey uyuyan genç, Allah seni karanlığın içindeki her türlü kötülükten korur. Yüce Allah’tan gözler nasıl uyur ki, sana Ondan bütün nimetlerin faydaları gelir.”     
Genç benim bu sözlerimden uyandı. Kendisine olayı anlattım. Bunun üzerine genç tövbe etti, kötülüklerinden pişman oldu. Günahları için ağladı ve ölünceye kadar hayatı tövbekâr olarak devam etti.
Allah ona rahmet etsin.

____________________________________________________________________________
İnternete yüksek hızla bağlanmak isteyenler için en etkin çözüm : Mynet Erişim ADSL
 
  [islami-hassasiyet] Tek Soruluk Anket
TEK SORULUK ANKET

Dünya çapında bir anket yapılmış. Sadece bir soru  sorulmus:

"Lütfen dünyanın geri kalan kismındaki yiyecek eksikliğine bir çözüm ile
ilgili kisisel görüşünüzü dürüstçe belirtiniz."

Anket büyük bir başarıisızlıkla sonuçlanmış. Çünkü;

* Afrika'da insanlar "yiyecek" kelimesinin ne anlama geldigini bilmiyorlar.

* Batı Avrupa'da insanlar "eksiklik" kelimesinin ne anlama geldigini bilmiyorlar

* Dogu Avrupa'daki insanlar "kişisel görüş"ün ne anlama geldigini bilmiyorlar.

* Orta Dogu'da insanlar "çözüm"ün ne anlama geldiğini bilmiyorlar.

* Güney Amerika'daki insanlar "lütfen" kelimesinin ne anlama geldigini bilmiyorlar.

* İsrail'deki insanlar "dürüstlük" kelimesinin ne anlama geldigini bilmiyorlar.

* Ve Amerikada'ki insanlar "dünyanın geri kalan kısmi"nın ne anlama geldiğini bilmiyorlar.
 
 

____________________________________________________________________________
İnternete yüksek hızla bağlanmak isteyenler için en etkin çözüm : Mynet Erişim ADSL
 
  [islami-hassasiyet] insanlarin en hayirlisi ve en �erlisi...
“ Resulullah (s.a.v.) buyurdu  ki ;
 "Size, insanlarýn en hayýrlýsý ve en þerlisini haber vereyim mi! Ýnsanlarýn en  hayýrlýsý o kimsedir ki, kendi veya baþkasýnýn atý sýrtýnda ya da yaya olarak, ölünceye         kadar Allah yolunda çalýþýr. Ýnsanlarýn en þerlisine gelince o da, Allah 'ýn Kitab 'ýný  okuyup (emir ve yasaklarýna) riayet etmeyen kimsedir." 
 Nesâî, Cihad 8, (6,11-12).


sent by: Ali Murat OCAKLI


Yahoo! Shopping
Find Great Deals on Holiday Gifts at Yahoo! Shopping
 
  [islami-hassasiyet] Re: HER GUN BIR HADIS
afetten  korunmanin en guzel yollarindan biri sadaka vermek hic suphesiz.resulun yasantisinda  isteyeni kesinlikle  geri cevirmeme var,ama hayatlarimizda bizi  uzen  hic bir sey istemiyorsak - ki kast edilen bu degil kanimca-  bu mumkun degil. muhakkak  uzulecegiz ama  sabir  ederek onlari da nimete  cevirmeyi basaracagiz insallah.resulun  dedigi  gibi  muminin haline sasarim,her hali hayr uzerinedir.

kolax <kolax@kolax.com> wrote:

benden degil bitkiden agaçtan balýktan isten çünkü onlarýn duasýnda riya
yoktur
----- Original Message -----
From: "Muzaffer Türkmen"
To:
Sent: Thursday, December 29, 2005 9:06 AM
Subject: [islami-hassasiyet] Re: HER GUN BIR HADIS


>
> ESSELAMÜNALEYKÜM SEVGÝLÝ KARDEÞÝM BANA VE AFETTEN KORUNMAK ÝÇÝN BÝR DUA
> YOLLAYA BÝLÝRMÝSÝNZ HAYIRLI GÜNLER
>
>
>
>>From: Ýslami Hassasiyet
>>Reply-To: islami-hassasiyet@googlegroups.com
>>To: islami-hassasiyet@googlegroups.com
>>Subject: [islami-hassasiyet] HER GUN BIR HADIS
>>Date: Mon, 26 Dec 2005 08:17:29 +0200
>>
>> * Hergün Bir Hadis*
>>
>>*1486.** *Þekel Ýbni Humeyd *radýyallahu anh *þöyle dedi:
>>
>>- Yâ Resûlallah! Bana bir dua öðret! dedim. Bunun üzerine bana:
>>
>>- *"Allâhümme innî eûzü bike min þerri sem'î ve min þerri basarî ve min
>>þerri lisânî ve min þerri kalbî ve min þerri meniyyî: **Allahým! Kulaðýmýn
>>þerrinden, gözümün þerrinden, dilimin þerrinden, kalbimin þerrinden ve
>>cinsel organýmýn þerrinden sana sýðýnýrým,** de**" *buyurdu.
>>
>>Ebû Dâvûd, Vitir 32; Tirmizî, Daavât 74. Ayrýca bk. Nesâî, Ýstiâze 4, 10,
>>11, 28
>>
>>*Hadisten Öðrendiklerimiz *
>>
>>1. Hadisimizde zikredilen organlarýn yapacaðý iyi ve güzel iþler yanýnda,
>>kötü ve çirkin davranýþlar da vardýr. Peygamber Efendimiz onlarý bu fena
>>hareketlerden korumamýzý tavsiye etmektedir.
>>
>>2. Organlarýmýzý yerli yerinde kullanmaya çalýþýrken, onlarýn
>>iþleyebileceði
>>günahlardan Allah'a sýðýnmalýdýr.
>>
>>
>>Bu Hadis-i Þerif ERKAM YAYINLARI 'nýn
>>Riyazü's Salihin adlý eserinden alýnmýþtýr. Hergün Bir Hadis
>>ALTINOLUK.COM 'un ücretsiz bir servisidir.
>
> _________________________________________________________________
> En etkili ve güvenilir PC Korumayi tercih edin, rahat edin!
> http://www.msn.com.tr/security/
>
>



Yahoo! Photos
Ring in the New Year with Photo Calendars. Add photos, events, holidays, whatever.
 
  [islami-hassasiyet] İKİ MÜSLÜMAN BİRBİRİNE KILIÇ ÇEKTİĞİ ZAMAN
Ebü Bekre Nüfey' İbni Haris es-Sekafî radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

"İki müslüman birbirine kılıç çektiği zaman, öldüren de, ölen de cehennemdedir".

Bunun üzerine ben:

- Ya Resulallah! Öldürenin durumu belli, ama ölen niçin cehennemdedir? diye sordum.

Resül-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem:

- "Çünkü o, arkadaşını öldürmek istiyordu" buyurdu.[1]

Hadisten Öğrendiklerimiz

1. Günah işlemeye niyet edilerek kesin karar verilir, bu kararı kalb de onaylarsa, artık o günah işlenmiş sayılır.

2. Allah'ın verdiği canı haksız yere alma yetkisi kimseye verilmemiştir. Bu sebeple birini öldürmeye kalkmak, Allah'a ait yetkiye müdahale etmek olduğundan cezası cehennemdir.

3. İyiliklerde olduğu gibi kötülüklerde de niyete bakılır.


____________________________________________________________________________
Web Sitesi Sahibi Olmanın Tam Zamanı: Mynet Proservis Basit Paket: 25 YTL / Yıl
 
Perşembe, Aralık 29, 2005
  [islami-hassasiyet] Bir gün efendimiz Hz. Ali'ye sorar der ki: Ya Ali Allah'ı seviyor musun?
 
  [islami-hassasiyet] Somali'de Kadın Eğitim Merkezi Açıldı

Somali'de Kadın Eğitim Merkezi Açıldı

İHH İnsani Yardım Vakfı’nın Afrika’daki kalıcı projelerinden biri daha hizmete girdi. Somali’de kadınların eğitimi için kurulan Hamdi Kadın Gelişim Enstitüsü törenle açıldı.

Somali’de 1991 yılından bu yana devam eden iç savaş tüm alt yapı hizmetlerini yok ederken, savaş geride sayısız dul ve yetim bıraktı. Savunmasız insanlar iş imkanlarından mahrumlar. İnsanların iş, sağlık ve eğitim ihtiyacını giderecek halen hiçbir hükümet bulunmuyor.

Bu eksiklikten yola çıkarak, Somali’nin başkenti Mogadişu’da annelerin, dul kadınlar ve genç kızların eğitimi için Hamdi Kadın Gelişim Enstitüsü kuruldu.

Enstitü, eşlerini kaybetmiş 20-35 yaş arasındaki tüm Somalili dulları kapsadığı gibi, bunlara ilave olarak diğer kadınların eğitimi ile de ilgilenecek.

İHH İnsani Yardım Vakfı yetkililerinin de hazır bulunduğu açılış töreninde yapılan konuşmalarda Türkiye halkına yardımlarından dolayı şükran duyguları iletilirken, kardeşlik bağlarının güçlendirecek çalışmalarını devam etmesi temennisi dile getirildi.

İHH İnsani Yardım Vakfı halen, Somali’de gıda dağıtımı, yetimlere yardım ve kuyu açılması çalışmaları devam ettiriyor. Geçen Ramazan ayında yoğun gıda dağıtımları yapılan ülkede, önümüzdeki kurban bayramında da geniş kitleleri kapsayacak bir et dağıtımı yapılacak.

 




____________________________________________________________________________
İnternete yüksek hızla bağlanmak isteyenler için en etkin çözüm : Mynet Erişim ADSL
 
  [islami-hassasiyet] dua zamanı
ALLAHIM yalvaririm bizim gecmis ve gelecek gunahlarimizi affet.yalvaririm ALLAHIM bagisla kullarini nolur.Gonlumuzdeki imani artir.Sen ki kimsesizlerin kimsesin.bu ssoguk kis gunlerinden kimsesiz ,evsiz ac olanlari koru ALLAHIM,mazlumlari zalimin zulmunden kurtar, hastalarin acilarini dindir,onlarin gonullerine huzur ver onlara sifa ver ALLAHIM.hepimizi dogru yola yonnelt ALLAHIM.Bizi gunahlardan uzak tut ,riyakarliktan yalandan uzak tut ALLAHIM,kiyamet gunu azabindan kazabindan koru,rahmetini merhemetini bereketini ustumuzden eksik etme nolur.Butun Muslumanlari koru ALLAHIM.Amin

____________________________________________________________________________
İnternete yüksek hızla bağlanmak isteyenler için en etkin çözüm : Mynet Erişim ADSL
 
  [islami-hassasiyet] TEVBE VE İSTİĞFAR / TEVBE VE İSTİĞFAR
Tevbe ve İstiğfar

Hâris bin Süveyd diyor ki:
Abdullah ibn Mes'ud -radıyallahu anh- bize biri Nebiyy-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem-den, diğeri de kendisinden olmak üzere iki hadîs tahdîs etti. Nebiyy-i Ekrem'den olan hadîs-i şerîfi şöyle rivâyet etti:

"Mü'min günâhlarını bir dağ altında oturup da üzerine dağın hemen çöküvereceğinden korkan bir kimse gibi görür. Fâcir ise günâhlarını burnunun üzerine konup uçmuş bir sinek gibi görür."

Râvi diyor ki, Ebû Şihâb eliyle burnunun üzerini göstererek bu hadîs-i şerîfi rivayet etti.

Sonra Abdullah ibn Mes'ud diyor ki:

Muhakkak Allah Teâlâ Hazretleri kulunun tevbe-sinden şöyle bir kimsenin sevincinden daha fazla sevinir ki, bu kimse uzun bir yolculuk esnasında tehlikeli bir yerde konaklar. Üzerine bütün yiyeceğini içeceğini yüklediği bineği de yanındadır. Başını yere koymasıyla şöyle bir uykuya dalar. Uyandığında bineğini kaybolup gitmiş olarak görür. Üzerine sıcak basmış, susuzluğu son haddine varmış, yahud Allah dilediği kadar sıcağı ve onun susuzluğunu artırmış. Sonra o kimse devesini aramak için etrafa çıkmış, aramış, bulamamış, o dereceye gelmiş ki hararetten ve susuzluktan tâkati kesilmiş, ümîdi tükenmiş, böyle bir halde tekrar eski yerine dönerek uyuyakalmış. Sonra uyandığında biraz evvel kaybolan devesini başı ucunda bulur. "İşte bu adam ne derece ferahlanır ise Cenâb-ı Hakk -celle ve âlâ- Hazretleri de bir kulunun tevbesinden dolayı o devesini kaybedip de başı ucunda bulan adamdan ziyâde ferahlanır. Yani râzı olur. Tevbe edenin tevbesini kabul edip onu yüksek derecelere nâil eyler, demektir." (1)
 

Ebû Bekri's-Sıddîk -radıyallahu teâlâ anh-Hazretleri:

"-Yâ Resûlellah, namazın âhirinde okumak üzere bana bir duâ ta'lîm buyur, dedikte Resûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz Hazretleri buyurmuşlardır ki:

"Şöyle duâ et:

Yâ Rabb, muhakkak ki ben kendime çok zulmettim; yani çok günâh işledim. Günahları ise ancak sen afv ü mağfiret edersin. Hakkıyle gafûr ve rahîm ancak sensin. Beni kendi indinden bir fazl u keremle afv ü mağfiret eyle ve bana lutf u ihsanınla merhâmet eyle. Yani benim istihkakım olmayarak mahza fazl u kereminle cehennemden halâs edip cennet ve cemâline kavuştur." (2)

"Gıybetin keffâreti, gıybet etdiğin kimse için istiğfâr etmekliğindir." (3)

"Yeryüzündekilerde) herhangi bir kimse,

derse hatalarına keffaret olur. Bu hataları deniz köpükleri kadar da olsa." (4)

"Duanın hayırlısı istiğfâr, ibâdetin hayırlısı da" kelime-i tevhîddir." (5)

"Ya Ali, sana bir duâ öğreteyim mi ki zerreler adedince günâhın olsa sen de beraber olmak üzere mağfiret olunur. Şöyle söyle: (6)


 

"İstiğfâr, mü'minin sahife-i a'mâlinde nûr gibi parlar." (7)

"Günâhdan tevbe eden kimse günâh işlememiş gibi olur. Fakat bir taraftan istiğfar, diğer tarafdan günâhda ısrar eden ise -el-iyâzü billah- Cenâb-ı Hakk ile istihzâ eden kimse gibi olur."

"Bir kimse kalbi ve kalıbı ile istiğfâra devam ederse Cenâb-ı Hakk o kimsenin gamlarını ferâha ve sıkıntılarını genişliğe tebdîl ederek hiç ummadığı bir taraftan onu rızıklandırır. (8)

"Tevbe ve istiğfâr ile büyük günâhlar afv olunduğu gibi mükerreren irtikâb edilen küçük günâhlar da, büyük günâhlar arasına dâhil olur." (9)
 

"Kalbinde nedâmet olmadığı halde yalnız lisânen edilen istiğfar, yalancılar tevbesidir." (10)

"Cenâb-ı Hakk'a tevbe ediniz. Muhakkak ki ben günde yüz defa Cenâb-ı Allah'a tevbe ederim. (11)

"Ne mutlu o kimseye ki defter-i a'mâlinde çokça istiğfar bulur."

"Ey insanlar! Ölmeden evvel Allah'a tevbe ediniz." (12)
 


(1) Buhârî, Deavât, 4
(2) Buhârî, Ezân, 149, Deavât, 16;
(3) Ramûzû'l-ehâdis, 339.
(4) Keşfû'l-hafâ, 2/11, (Haraitî ve Beyhakî'den)
(5) a.e. 281
(6) a.e
(7) Râmûzû'l-ehâdis.
(8) İbn Mâce, Zühd. 30.
(9) Keşfü'l-hafâ, 2/364 (Ebûş-Şeyh ve Deylemî'den) .
(10) Râmûzû'l-ehâdis.
(11) Ebû Dâvud, Vitr, 26; İbn Hanbel, Müsned, 2/450.
(12) İbn Mâce, İkame, 78.

 


____________________________________________________________________________
İnternete yüksek hızla bağlanmak isteyenler için en etkin çözüm : Mynet Erişim ADSL
 
  [islami-hassasiyet] Yönlendirilen Telefon nasıl dinlenir çok önemlidir
YÖNLENDİRİLEN TELEFON NASIL DİNLENİR ÇOK ÖNEMLİDİR
 
Hattımızı  arada sırada telesekretere  yönlendirirken bize bırakılan kayıtların bir başkası tarafından kolaylıkla dinlenebileceğini hiç tahmin etmeyiz ve bunun için bir önlem almayız. Hattınız telesekretere yönlendirildiğinde,  bırakılan mesajı dinlemek için telefon numaranızdan telesekreter servis numarasını ararsınız ve bırakılan mesajı dinlersiniz daha sonra siz veya sistem tarafından belli bir süre sonra silinir. Buraya kadar her şey normal ancak telesekreterinize bırakılan mesajı başka bir telefondan nasıl dinleyeceksiniz? GSM operatörleri telesekretere bırakılan mesajları başka bir telefondan dinlemek için abonelerine standart şifreler vermektedir. Turkcell de standart şifre 1234, AVEA da 1111 Telsimde ise telefon numarasının son dört hanesidir.
 
Telesekreterinize bir kimse mesaj bıraktığında başka bir telefondan dinlemeniz gerektiğinde telesekreter servis numarasını (GSM şirketlerin telesekreter servis numaralarını GSM şirketlerinin web sitelerinden veya kendilerinden öğrenebilirsiniz) ararsınız ve telefon numaranız ile birlikte şifrenizi girerek bırakılan konuşmaları dinlersiniz. Tabii ki bir çok insan telesekreter standart şifresini değiştirmediği için kendisine bırakılan kayıtları başkaları rahatlıkla dinlemektedir.  Burada işin en kötü tarafı ise size bırakılan konuşmaları dinlediğinde ne yazık ki hukuksal olarak hiçbir şekilde hak arayamazsınız. GSM şirketini mahkemeye verseniz şifrenin sorumluluğu size ait deyip işin içinden rahatlıkla çıkacaktır. Hattınızı dinleyeni mahkemeye verseniz ben dinlemedim hattımdan kendisi arayıp dinledi diyerek o insanda işin içinden rahatlıkla kurtulacaktır. Eğer ki hattınızı dinleyen bir de ankesörlü telefondan dinlerse kimin dinlediğini dahi bulmanız zor olacaktır.
 
Bunları düşünürken bir den aklıma şu geldi. GSM şirketleri (Turkcell, AVEA ,Telsim) eğer birde başka telefondan telesekreter açılış mesajını değiştirmeye izin veriyorsa bir çok insan rahatlıkla rezil edilebilir. Düşünsenize bir çok insan gibi sizde telesekreter şifrenizi değiştirmediğinizden bir başkası telesekreter açılış mesajı olarak şu kaydı  bırakıyor “Şuanda çok güzel bir uykum var rüya görüyorum lütfen uyandırmayın. Mesajınız ne ise bırakınız” Tabii ki size durumu anlatmak için bu örneği verdim bir başkası nasıl bir açılış mesajı bırakır bilmem. Tabii bir başkasına bırakılan mesajları dinleyerek o insanı tanıyor rolünde oynayarak çıkar sağlanabilir veya zor durumda bırakılabilir.
 
Telesekreter sistemi ile ilgili GSM şirketlerine tescilli fikirlerimin bir kısmını ilettim. Bir kimse telefonunu telesekretere yönlendirdiğinde sistem tarafından standart şifre yerine rastgele bir şifre üretilsin, kullanıcıya standart şifresini değiştirmesi gerekli olduğuna dair mesaj veya sesli anons kaydı yapılsın  ve  şifre 4 rakamdan fazla olsun. 4 rakamlık bir şifreyi herkes tahmin eder.
 
Diğer bir çok yazım gibi bu yazımda bilgilendirme yazısı olduğundan kötü amaçlı kullanılmasından dolayı doğacak sorumluluğu kabul etmiyorum. Bu tip yazılar ilginizi çekiyorsa SadeBirSevgi grubuna üye olmanızı rica ederiz.
 
Satırlarıma son verirken farkına varmadan herhangi bir okuyucumun kalbini kırdıysam özür diliyorum. Gözlerinizin içi her zaman bebeklerin ki gibi gülümsemesi dileğiyle:)
 

____________________________________________________________________________
İnternete yüksek hızla bağlanmak isteyenler için en etkin çözüm : Mynet Erişim ADSL
 
  [islami-hassasiyet] Kimlik Sorgulama
Kısaca sonuna kadar okumanızı tavsiye ederim.
Okumadığınız takdirde  ileride zor durumda kalabilirsiniz.
BİR  BİREYDEN YOLA ÇIKARAK TÜM AİLE BİREYLERİ NASIL BULUNUR
( NÜFUS CÜZDANLARINDA HATA MI VAR ? )
 
Sıradan bir  kimse yalnızca sizden yola çıkarak ailenizin tüm bireylerinin kişisel bilgilerine,  hayatta olmayanların kine dahi yasal yollar  çerçevesinde  çok basit şekilde  ulaşabilir desem belki inanmayacaksınız. Yada size  dedenizin babasının, annesinin adını sorsam cevap veremeyeceksiniz hele bu insanların TC Kimlik Numarasını sorsam hiç cevap veremeyeceksiniz. Bu yazıyı sonuna kadar okuduğunuzda elinize çok ilginç bilgiler geçerek rahatlıkla ailenizin soy ağacını çıkarabileceksiniz. Belki de yeni akrabaların farkına varırken aynı zamanda bir erkeğin, bir kızın nüfusta bekar olup olmadığını, bu kimsenin çocuğu olup olmadığını dahi rahatça öğrenebileceksiniz. Belki şunu diyebilirsiniz bir yabancı kimse, yasal yolla ailemin bilgilerine ulaşsa ne olur? Özellikle kimliğinin açığa çıkmasını istemeyen bir çok insanı bu konu rahatsız eder, yalnızca kişi hakkında bilgi sahibi değil tüm aile bireyleri hakkında bilgi sahibi oluyorsunuz. Eğer ki buradaki veriler insanların aleyhine kullanırsa bir çok sorunu meydana getirecektir. Bahsettiğim verilere ulaşmak için Nüfus Müdürlüğünün tckimlik.nvi.gov.tr  sitesindeki mantık  hatasını kullanacağız.
 
Öncelikle TC Kimlik Numarasını öğrendiğimiz tckimlik.nvi.gov.tr sitesine giriyoruz. Gelen pencereden  T.C. Kimlik No Sorgulama mönüsünü tıkladığımızda karşımıza aşağıdaki  forum gelecektir.
T.C. Kimlik No Sorgulama Bilgileri
İl:
İlçe:
Adı:
Soyadı:
 
 
 Lütfen sağ veya sol sorgulama alanlarından yalnız birini kullanarak işleme devam ediniz. 
 
 
Cilt No:
Aile Sıra No:
Birey Sıra No:
 
Baba Adı:
Anne Adı:
Doğum Yılı:
Cinsiyeti:
 
 
Nüfus Müdürlüğünün sitesine girip  yukarıdaki formu doldurup  T.C. Kimlik No Sorgula seçeneğini tıkladığımızda karşımıza aşağıdakine benzer şekilde bir ekran gelecektir. Buradaki veriler rast gele verilmiştir.
 
 
 

____________________________________________________________________________
İnternete yüksek hızla bağlanmak isteyenler için en etkin çözüm : Mynet Erişim ADSL
 
  [islami-hassasiyet] BIZ...

BIZ...

Ellerimiz... Utandi dualara bile kalkmaya
Zalimin tepesine inmesi gereken ellerimiz...
Kapandi gözlerimiz sevgiye. Kapandi, iki damla yas için bile halimize,
kendimize
Omuzlarimiz...
Etten örülmüs, birbirine kenetlenmis duvar gibi olmasi gereken omuzlarimiz.
Uzaklasti birbirinden, namazda bile...
Ayaklarimiz..
Ayaklarimiz sürünür oldu, küçücük bir iyilige, Cihada çagrildiginda, bir an
bile tereddüt etmeyen ayaklarimiz.
Duymaz oldu kulaklarimiz, selam vermeye çekinen agizlardan fisiltiyla çikan
Allah'in selamini
Onu bile esirger olduk kardesimizden,
Ve yüzlerimiz...
Param parça olan kalplerimiz gibi hala suursuzca secdelere kapanan
yüzlerimiz.
Dudaklarimiz...
Dualarda titreyen ve her zaman hayir sözler söyleyen dudaklarimiz vardi
Öper oldu Ebu Leheb'lerin kuruyasi ellerini
Dualarimiz vardi içten, yürekten, Zalimlerden merhamet dilenir oldu
dualarimiz
Sadece Allah'tan rahmet bekleyen...
Boyunlarimiz egildi insanlar önünde ALLLAH'a egilmeyen
Ve bunca isyanimiz üzerinde, bir tek umudumuz kalsin Rabbimiz'den Affetsin
bizleri, bagislasin Ve yeniden, yeniden güç versin MÜSLÜMANCA yasamak için

 
  [islami-hassasiyet] G�n�n�z hay�rl� olsun, kalbiniz nurla dolsun.
Günün Ayet-i Kerimesi

Andolsun size içinizden öyle bir peygamber geldi ki, gayet izzetli ve þereflidir. Sýkýntýya düþmeniz ona çok aðýr gelir üstünüze titrer, müminlere gayet merhametli ve þefkatlidir.
Tevbe Suresi:128

Günün Hadis-i Þerifi

 “ Hayra vesile olan, hayrý yapan gibidir."
Hz. Muhammed (s.a.v.)

Günün Duasý

Allâh'ým, nefsime takva ver. Onu temizle, nefsi en iyi temizleyen Sen'sin,
nefsimin velîsi ve Mevlâsý Sen'sin.
Allâh'ým, faydasýz ilimden, huþuu olmayan gönülden, doymayan nefisten,
kabul edilmeyen duâdan sana sýðýnýrým.
Âmîn... Âmîn... Âmîn...

Günün Sözü

"Þükür, Allahü tealanýn ihsan ettiði nimet ile O'na isyan etmemektir."
Cüneyd-i Baðdadi Hz.


Yahoo! Photos
Ring in the New Year with Photo Calendars. Add photos, events, holidays, whatever.
 
  [islami-hassasiyet] YILBAŞI KUTLAMALARINA KATILMAK, HINDI VB. SATMAK
Yılbaşı münasebetiyle Hindi alıp satma, tebrikleşme, tebrik satma, yılbaşı programları için sipariş edilen davetiye, kart, poset vb. imal etme caiz midir?

Bu meseleyi iyi kavrayabilmek için önce şu ayet ve hadisleri gözönüne getirmek gerekir 1. "Iyilik ve takva konusunda yardımlaşın, günah ve haddi aşmada yardımlaşmayın ve Allah'tan korkup sakının..." (K. Mâide (5) 2. )

2. "Zulum yapanlara en ufak meyil göstermeyin, yoksa size ateş dokunur. sizin Allah'tan başka velileriniz de yoktur sonra yardım da göremezsiniz. (K.Hûd (ll) 113.)

3. "O (Allah) size Kitapta : " Allah'ın ayetlerine küfredildiğini ve onlarla alay, edildiğini isittiğinizde, onlar bir başka söze geçip dalıncaya dek onlarla oturmayın, yoksa siz de onlar gibi olursunuz" diye indirdi. Doğrusu Allah münafıkların da, kâfirlerin de tümünü cehennemde toplayacaktır". (K. Nisâ (4) 140. ) Buraya kadar olanlar ayet mealleridir. Konuyu başkalarına benzeme noktasından ele alan sayılamayacak kadar hadis-i şerifler vardır. Bunlardan birinin mealini vermekle yetinebiliriz :

4. "Kim herhangi bir gruba benzeşirse o da onlardandır ".(Ebu Davûd, Libas 4; Müsned N/50.) Özellikle bu hadis-i şerif çok önemli psiko-sosyal gerçeklere işaret eder. Şekli benzeşmenin sonuçta itikadı benzeşmeye götüreceğini anlatır: Ibn Haldun da konuyla ilgili olarak önemli tarihi gerçeklere parmak başar. Maglupların galipleri taklid etme psikolojisi yaşadıklarını anlatır. (Ibn Haldun, Mukaddime (trc.) I/374-75.) Sonuç şudur: Insan ancak sevdığını, takdir ettiğini ve büyük gördüğünü taklit eder. Şekli taklit itikadi taklide götürür. Bu ilmi gerçege de dikkat çektikten sonra genel bir fıkhî kaideyi hatırlatıp, mesele hakkında alimlerimizin istinbatlarını (bir kısmını verdiğimiz naslardan çıkardıkları hükümleri) nakledeceğiz. Ittifakla kabul edilen bu fıkhı kaide şudur: "Müslümanın, bir başka dinin şiarı (alameti farikasi) olan bir fiili kendi ihtiyarı ile yapması küfürdür" Nevruz ve yılbaşı kutlamaları alimlerimizce başka dinlerin ve inanç sistemlerinin şiarları olarak görülmüş ve bu konudaki hüküm ona göre verilmiştir. Görebildiğimiz kadarıyla, Buhara bölgesi alimlerimizden Baytekin et-Türkmeni bu tür konularda en geniş bilgiler veren alimlerimizden biridir. Buna benzer meseleleri müstakil bir kitapla anlatmış ve sözünü ettiğimiz konu üzerinde özellikle ve sayfalarca durmuştur. "Bazı Hanefi alimleri demişlerdir ki, adı geçen bütün bu (başka inançların gereğiolan bayram ve kutlamalara) katılan ve bundan tevbe etmeyen onlar gibi kâfirdir. Imam Malık'in arkadaşlarından biri de demiştir ki, Nevrûz Günü ( o günü ta'zim için) bir karpuz kesen sanki domuz kesmiş gibidir. Dolayısı ile müslüman, böyleleriyle oturması, kesmede ve pişirmede onlara yardımcı olması ile günahkâr olmuş olur". (Türkmanî, Kitabu'l-üma fil-havâdisi vel-bida' I/293-94.) Meselenin hem hukuki hem de itikadı yönü bulunduğu için fıkıh kitaplarımızın "mürtedle ilgili hükümler", ya da "Küfür sözler" yer alırve özet olarak şunlar söylenir : "Mecusilerin Nevruz (yeni gün, yeni yıl, yılbaşı) kutlamalarına katılmakla da kâfir olur. Çünkü bunda onların o gün yaptıkları şeylere muvafakat anlamı vardır. Daha önce satın almamakta olduğu bir şeyi Nevruz'da, o günü tâzim için -yeme içme için değil- satın alması, keza yine o günü kutlayan şirk ehline Nevrûz Günü, velev bir yumurta olsun, bir şey hediye etmesi de aynıdır" (Hindiyye N/276-77.) "Nevruz'da (yılbaşı gününde) bir müslüman diğerine bir şey hediye etse, ama bununla da o günü tazımi (kutlamayı) düşünmüş olmasa, fakat bir takım insanların o güne mahsus böyle bir uygulaması bulunmuş olsa bunu yapan kâfir olmaz, ancak o günlerde yapmaması, daha önce veya daha sonra yapması gerekir. Ta ki onlara benzemiş olmasın. Ibadette muvafakat, yani, onlara has ibadet saatleri olan üç vakitte namaz kılmak haram olursa, ibadet olmayanları bir düşünün!? Imam Ebu Hafs demiştir ki, "Bir adam Rabbine elli yıl ibadet etse, sonra nevrûz (yılbaşı) geldiğinde, o günü kutlamak için şirk yapanlardan birine bir hediye gönderse kâfir olur". (Bezzâziye VI/333; Abdullah b. Muhammed es-Sîbî., el-Abdevî, ed-Delilül-kavim, ales-siratil-müstakîm 143. ) Imam Rabbanî de benzer şeyleri kendi zamanındaki Hindistanli müslüman kadınların yaptıklarını, başka inançlarda olanlar gibi belli günlerde, o günlere has hediyelerle hediyeleştiklerini anlatır ve bütün bunların şirk ve Islam dinini inkâr demek olduğunu söyledikten sonra şu mealdeki ayeti zikr eder (Imam Rabbanî, Mektûbat NI/55 (Mek. 4l))"Onların çoğu şirk koşmaksızın Allah'a iman etmezler ".(K. Yusuf (12) 106.) Bu A1lah'a inandığını söyleyenlerin de şirk koşuyor olabileceklerini, ya da şirk koşanların da Allah'a inandıklarını söyleyebileceklerini anlatır.

Hülâsa :

1. Yılbaşı gibi başka inançların şiari olan günlere, o güne tazîm ve kutlama maksadıyla katılmak, aynı maksatla o günlerde tebrikleşmek ve hediyeleşmek, yine aynı maksatla hindi vb. almak, yemek, ziyafet çekmek, aynı maksatla bu tür kutlamalara katılmak küfürdür. Bunu yapmış ve tevbe etmemiş bir insanın imanından, nikahından, ibadetlerinin boşa gitmesinden korkulur.

2. Böyle zamanlarda, böyle zamanlara has hindi vb. şeyleri sırf gıdalanmak için almak, PTT'nin ucuz hizmetinden yararlanmak için tebrikleşmek küfûr değilse de, onlara (isteyerek şirk yapanlara) benzeme ve onların uygulamalarını yaygınlaştırma ve meşru gösterme anlamı taşıdığından tehlikeli ve mahzurludur. müslümanların, hangi maksatla olursa olsun, o günlere mahsus birşey yapmamaları gerekir.

3. Hindi gibi sırf o günlere mahsus şeyleri, o günlerde satmak, fasıklara "günahta yardım" anlamı taşıdığından, haram ya da tahrimen mekruhtur. Ancak alacağı para haram değildir. Haram ve günah olan o işi yapmasıdır. Bu hindilerin besmele ile kesilmiş olması halinde böyledir. Besmele ile kesilmemişse "meyte" olacaklarından satılmaları hiç bir surette caiz olmaz.

4. Yılbaşı kutlamaları için matbaa sahiplerinin davetiye, afiş, kart vb. şeyleri basmaları da aynıdır. Yani bunlar sırf yılbaşına özel olarak kullanılacaklarsa yapılıp satılmaları aynı derecede mahzurludur: Eşantiyon eşya için de aynı şey söylenir
 
İslam Fıkıh Ansiklopedisi
 

ARCHIVES
Kasım 2005 / Aralık 2005 / Ocak 2006 / Şubat 2006 / Mart 2006 / Nisan 2006 / Mayıs 2006 / Haziran 2006 /


Powered by Blogger