Günün Ayet-i Kerimesi |
ANKEBUT SURESÝ 7- Ýman edip iyi iþler yapanlarýn kötülüklerini elbette örteriz ve onlara, yaptýklarýnýn daha güzeli ile karþýlýk veririz. |
Günün Hadis-i Þerifi |
ALLAH Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu: "Cehennemin etrafý þehvetlerle donatýldý, Cennetinki ise zorluklarla kuþatýldý." Ebû Hureyre radýyallahu anh. Buhârî. |
Günün Duasý |
"Ey Rabbim, Ümmet-i Muhammed'in cümlesine umûmî bir rahmetle merhamet et" Âmîn... Âmîn... Âmîn... |
Günün Sözü |
"Müslümanlar hakkýnda iyi zan sâhibi ol. Onlar hakkýnda niyetini düzelt. Her türlü hayýr iþi yapmaya koþ. Bilmediðin hususlarda âhireti düþünen âlimlere sor." Abdülkâdir Geylânî hz. |
DOĞRULUĞUN MAKBUL OLANI
Aralarında Allah yolunda ilerlemeye karar veren iki kardeşten biri, bu amacına ancak kırlık bir yerde, bir dağ başında ulaşabileceğini düşündü ve bunun için bir dağ başına çekilip çobanlık yapmaya başladı Diğeri zorluklarına rağmen insanların kalabalık olarak yaşadığı bir yerde bu niyetini gerçekleştirmenin daha doğru ve sevaplı olacağını düşündü ve şehre yerleşip ayakkabı tamircisi oldu Sonra aradan yıllar geçti İki kardeş de sözlerini tuttular İşlerinde dürüstlükten ibadetlerinde ihlastan (samimiyetten) ayrılmayarak, haramlardan dikkatle kaçınarak Allah yolunda küçümsenmeyecek mesafe aldılar Artık herkes biliyor ve inanıyordu ki bu iki kardeş Allah'ın veli kulları arasındadır Durum bu aşamada iken birgün çoban olan kardeş şehirdekini ziyaret etmek istedi Bez bir torbaya birkaç litre süt koyup şehrin yolunu tuttu Kardeşinin dükkanını bulup içeri girdi ve selam verdikten sonra elindeki içi süt dolu torbayı bir çengele astı İki kardeş hasretle kucaklaştıktan sonra derinden derine sohbete daldılar Bu sırada dükkana bir kadın geldi Ayakkabısının sallanan topuğuna çivi çaktırmak istiyordu Kadın ayakkabısını çıkartırken, giyerken ona bakmakta olan çoban kardeşin kalbi bozuldu O âna kadar bir keramet işareti olarak torbada duran süt şıp şıp diye akmaya başladı Kadın işi bitip ayrıldıktan sonra ayakkabıcı olan tam fırsattır diye çoban olana önemli bir gerçeği açıkladı:
- Ey kardeşim, gerek din, gerek dünya bakımından insanlardan uzak yaşamak kolaydır Böyle, insanlardan soyutlanmış bir yaşayışta günaha girme tehlikesi yoktur Allah yolunda daha rahat ilerlenir Fakat önemli olan insanlarla sıkı ilişkiler sürdürürken dürüst kalabilmek, ortamın elverişli olmasına rağmen günaha düşmemektir Allah katında dürüstlüğün makbul olanı budur
____________________________________________________________________________ İnternete yüksek hızla bağlanmak isteyenler için en etkin çözüm : Mynet Erişim ADSL |
a�a��da dedi�i gibi en az�ndan forward etmeye ��enmeyelim.
sayg�lar sunar�m
Bunun i�in elimizden geleni yapal�m en az�ndan maili forward etmeye ��enmeyelim, Sa�l�kl� g�nler dilerim ...
20.10.1990 do�umlu Hilal PALABIYIK
Dokuz ya��nda babas�n� kaybetti.
2004-2005 E�itim d�nemi sonunda Anadolu Lisesini kazand�.
10 g�n �nce l�semi hastas� oldu�unu ��rendi,
Sa�l�k problemi y�z�nden e�itimine devam edemeyecek.....
Bu hastal��� yenece�ine inan�yor,
G�c�n� umudunu kaybetmiyor.
Okumay�, okuluna devam edebilmeyi �ok istiyor......
Hastal��� yenmesinde ve
Gerekli tedavide kullan�lmas�
Gereken kan� bulmakta zorlan�yoruz.
�stanbul G�ztepe SSK Hastanesinde yat�yor
Ama hi�bir sa�l�k g�vencesi yok,
Ye�il kart i�in yap�lan ba�vuru hen�z sonu�lanmad�.
B Rh ( - ) kana sahip olan
Daha �nce trombosit kan vermi�
Yada vermeye uygun olan ki�ilere ihtiyac�m�z var..
Abisi G�khan PALABIYIK 0 535 224 62 73
Mail : moni_1956@hotmail.com
Mail : meral_kul79@hotmail.com
aşağıda dediği gibi en azından forward etmeye üşenmeyelim. saygılar sunarım *Bunun için elimizden geleni yapalım en azından maili forward etmeye üşenmeyelim, Sağlıklı günler dilerim ... * * * <http://www.komikler.com/hilal> 20.10.1990 doğumlu Hilal PALABIYIK Dokuz yaşında babasını kaybetti. 2004-2005 Eğitim dönemi sonunda Anadolu Lisesini kazandı. 10 gün önce lösemi hastası olduğunu öğrendi, Sağlık problemi yüzünden eğitimine devam edemeyecek..... Bu hastalığı yeneceğine inanıyor, Gücünü umudunu kaybetmiyor. Okumayı, okuluna devam edebilmeyi çok istiyor...... Hastalığı yenmesinde ve Gerekli tedavide kullanılması Gereken kanı bulmakta zorlanıyoruz. İstanbul Göztepe SSK Hastanesinde yatıyor Ama hiçbir sağlık güvencesi yok, Yeşil kart için yapılan başvuru henüz sonuçlanmadı. B Rh ( - ) kana sahip olan Daha önce trombosit kan vermiş Yada vermeye uygun olan kişilere ihtiyacımız var.. Abisi Gökhan PALABIYIK 0 535 224 62 73 Mail : moni_1956@hotmail.com Mail : meral_kul79@hotmail.com <meral_kul79@hotmail.com%20>
____________________________________________________________________________ Web Sitesi Sahibi Olmanın Tam Zamanı: Mynet Proservis Basit Paket: 25 YTL / Yıl |
Ben Musab deðilim Hazreti Musab bin Umeyr, Uhud Savaþýndaydý ve sancaðý o taþýyordu. Müþrik ordusundan ibn-i kâmia adýnda biri Peygamberimize (asm) saldýrýrken, Musab bin Umeyr onun karþýsýna çýktý. Bu müþrik, bir kýlýç darbesiyle Musab bin Umeyrin sað kolunu kesti. Musab bunun üzerine sancaðý derhâl sol eline aldý. Musab o esnâda; Muhammed (aleyhisselâm) ancak resûldür. Ondan evvel daha nice peygamberler gelip geçmiþtir meâlindeki Al-i Ýmrân sûresinin 144. âyet-i kerîmesini okuyordu. Ýkinci bir darbe ile sol kolu da kesilince, sancaðý kesik kollarýyla tutup göðsüne bastýrdý ve yine ayný âyet-i kerîmeyi okudu. Bu hâliyle kendini Peygamberimize siper yapan Musab bin Umeyrin üzerine hücum eden ibn-i kâmia, vücûduna bir mýzrak sapladý ve Musab bin Umeyr yere yýkýlýp þehîd oldu. Musab bin Umeyr zýrh giydiði zaman, Peygamberimize benzediði için müþrikler onu þehîd edince Resulullah efendimizi öldürdüklerini zannetmiþlerdi. Hazret-i Musab þehîd olunca; onun sûretinde bir melek, sancaðý aldý. Musabýn þehîd düþtüðünden Resûlullahýn henüz haberi olmamýþtý. Ýleri ey Musab ileri! diye sesleniyordu. Bunun üzerine bayraðý elinde tutan melek, geri dönüp Resûlullah efendimize; Ben Musab deðilim diye cevap verince, Resûlullah sancaðý elinde tutanýn melek olduðunu anladý. Bundan sonra Peygamberimiz sancaðý hazret-i Aliye verdi. Resûlullah (asm), Musab bin Umeyri þehîd olmuþ görünce, baþý ucuna dikilerek Ahzâb sûresinden: Müminlerden öyle yiðitler vardýr ki, onlar Allaha verdikleri sözde sadâkat gösterdiler. Onlardan bâzýlarý þehîd oluncaya kadar çarpýþacaðýna dâir yaptýðý adaðýný yerine getirdi. Kimisi de þehîd olmayý bekliyor. Onlar verdikleri sözü aslâ deðiþtirmediler meâlindeki âyet-i kerîmeyi okudu ve sonra þöyle buyurdu: Allahýn Resûlü de þâhittir ki, siz kýyâmet günü Allahýn huzûrunda þehîd olarak haþrolunacaksýnýz. Daha sonra yanýndakilere dönüp; Bunlarý ziyâret ediniz. Kendilerine selâm veriniz. Allahü teâlâya yemîn ederim ki, kim bunlara bu dünyâda selâm verirse, kýyâmette bu aziz þehîdler kendilerine mukâbil selâm vereceklerdir buyurdu. Musab bin Umeyre kefen olarak bir þey bulunamamýþtý. Mekkenin en zengin iki ailesinden birinin çocuðu olan Musab bin Umeyrin örtünecek kefeni yoktu. Vücûdu kaftaný ile ve ayak tarafý da otlarla örtülmek sûretiyle defnedildi. Musab bin Umeyr (ra) Ruhu için el-Fatiha |
__________________________________________________
Do You Yahoo!?
Tired of spam? Yahoo! Mail has the best spam protection around
http://mail.yahoo.com
KIRKBİR BOHÇA (İstanbul’dan Gülseren Kumrular anlatıyor.) Ve çıktı. Ertesi gün, gün boyu yaşlı adamı ve söylediklerini düşündüm. Aklımdan hiç çıkmıyordu. O rüya, yahut gerçekten farkı olmayan rüya... O yaşlının söyledikleri... Kulaklarımda onun yumuşak sözleri... 27. gece... Kırkbir bohça... Sakal-ı şerif... Sürekli bu kelimeleri sayıklıyordum... Sayıkladıkça içimde müthiş bir genişleme... huzur... Allahım... madem ki emir gelmişti... Bohçayı dikmeliydim. Bekledim... Günler geçti... Ramazan ayının son haftasına girmiştik... Bekledim. 26. gün... O gün gelecek ve alınacaktı evimden... Allahım, o kadar inanmıştım ki buna... İçimde zerrece kuşku yoktu. Ve ramazan ayının 26. günü de geldi. O günkü heyecanımı anlatmak mümkün değil. Çarşı pazarda bayram hazırlığı vardı. Bayram gelecek diye yüzler gülüyordu.
|
____________________________________________________________________________ İnternete yüksek hızla bağlanmak isteyenler için en etkin çözüm : Mynet Erişim ADSL |
Güvene Layik OlmakTasavvuf tarihinin önemli simalarından Zünnun Mısri (IX. y.yıl) kendisine bir yıl mürid olup hizmet ettikten sonra İsm-i Azam'ı (Allah'ın bütün vasıflarını ifade eden en yüce adı) öğrenmek isteyen Yusuf bin Hüseyin'in arzusunu yerine getirmedi. Bu isteğe gülüp geçti. Aradan tam altı ay daha geçti. Yusuf bin Hüseyin sabırla hizmete devam etti. Bir fırsatını bulup isteğini yine tekrarladı. Zünnun Mısri bu defa Yusuf bin Hüseyin'e ağzı bir bezle bağlanmış bir testi vererek, "Bunun içindeki hediyeyi falan yerdeki filan zata götür" dedi. Dikkatle götürmesini, içindekine bir zarar gelmemesini de ayrıca hatırlattı. Yusuf, hediyeyi aldı ve yola koyuldu. Yolda kendi kendine söyleniyordu: "Bir buçuk yıldır hizmetindeyim, benim bir dileğimi yerine getirmeyen şeyhim, hizmetinde bulunduğum bir buçuk yıldır bir defa ziyaretine bile gelmemiş olan bir dostunu hediye ile taltif ediyor..." Yolculuğu sırasında bir yerde dinlenirken, içini, özenle götürülmesi istenen bu hediye nedir diye şiddetli bir merak sardı. Merakına mağlup olarak testinin ağzandıki bezi çözdü ve açtı. Açmasıyla birlikte bir fare fırt diye atladı ve çalılıkların, arasında kayboldu. Yusuf bin Hüseyin çok üzüldü, pişman oldu. Emanete hiyanet etmişti. Artık götürülecek hediye kalmadığına göre yoluna devam etmesi gereksizdi. Çaresiz üzüntülü ve mahcup bir halde geri döndü. Olacağı kalbine malum olan Zünnun Mısri "Sıradan bir hediyenin bile güvenilemeyeceği bir kimseye İsm-i Azam nasıl emanet edilir?" diyerek her isteyene her şeyin emanet edilemeyeceğini anlatmak istedi. |
____________________________________________________________________________ İnternete yüksek hızla bağlanmak isteyenler için en etkin çözüm : Mynet Erişim ADSL |
Siz ya da çevrenizde NEY dersi almak isteyen
arkadaþlar varsa lütfen bana müracaat etsinler.
Neyzen: Þaban Keþkeþ
Yer:Sufi Birlik Yolu Derneði
Kadýköy-Dernek Merkezi-Ýstanbul
Saat:Cuma akþamlarý 19.30
Sevgi ve muhabbetle
Yalkýn
http://www.kuantsalbilinc.blogspot.com
Tel:533 3388479
mail:ytuncay_2000@yahoo.com
__________________________________________________
Do You Yahoo!?
Tired of spam? Yahoo! Mail has the best spam protection around
http://mail.yahoo.com
Dost
Genç adamın biri,
Dermiş babasına her gün;
'Benim de dostlarım var, sendeki dost gibi'
Baba, itiraz eder,
Olmaz öyle çok dost, hakikisi
Belki bir, belki iki,
Fazlasını bulamazsın gerçek, hakiki...
Devam eder durur konuşma...
Aralarında başlar bir tartışma,
Karar verirler bir sınava,
Dostun hakikisini anlamaya...
Bir akşam bir koyun keserler,
Ve koyarlar çuvala.
Baba der ki oğluna,
'Hadi al bu çuvalı,
şimdi götür dostuna'.
Çuvaldan kanlar damlamakta,
Sanki öldürmüşler de bir adamı,
Koymuşlar çuvala,
Dıştan böyle sanılmakta.
Delikanlı sırtlar çuvalı,
Gider en iyi bildiği dostuna,
çalar kapıyı.
O dost, bakar ki bir çuvala
hem de kanlı,
Kapar hızla kapıyı delikanlının suratına,
Almaz içeri arkadaşını,
Böylece tek tek dolaşır delikanlı,
Kendince tanıdığı, sevdiği dostlarını.
Ne çare, hepsinde de sonuç aynıdır.
evlat geriye döner.
Ama içten yıkılır...
Babasına dönerek; haklıymışsın baba '
der.
Dost yokmuş bu dünyada ne sana, ne de bana.
Baba 'hayır Evlat 'der, benim bir dostum var bildiğim.
Hadi, çuvalı alda bir kerede git ona.
Genç adam, çuvalı sırtlar tekrar.
Alnından ter, çuvaldan kanlar damlar...
Gider, baba dostuna. Kabul görür, sevinir.
O dost, delikanlıyı alır hemen içeri.
Geçerler arka bahçeye.
Bir çukur kazarlar birlikte,
Çuvaldaki koyunu gömerler adam diye,
Üzerine de serpiştirirler toprak.
Belli olmasın diye
dikerler sarımsak...
Genç adam gelir babasına;
'Baba, işte dost buymuş' diye konuşunca,
Babası; 'daha erken, o belli olmaz daha.
Sen yarın git O'na, çıkart bir kavga,
Atacaksın iki tokat, hiç çekinmeden ona,
işte o zaman anlaşılacak, dostun hakikisi.
Sonra gel olanları anlat bana...'
Genç adam, aynen yapar babasının dediğini,
Maksadı anlamaktır dostun hakikisini,
babasının dostuna istemeden basar iki tokadı!
Der ki tokadı yiyen DOST;
'Git de söyle babana, biz satmayız Sarımsak tarlasını
böyle iki tokada..'
Dost dediğin;
Sevilecek biri olmadığın zamanlarda bile Seni
Sevmeli...
Sarılacak biri olmadığın zamanlarda bile Sana
Sarılmalı...
Dayanılmaz olduğun zamanlarda bile Sana Dayanmalı...
Dost dediğin;
fanatik olmalı;
Bütün dünya seni üzdüğünde Sana moral vermeli.
Güzel haberler aldığında seninle dans etmeli,
Ve ağladığında, seninle ağlamalı...
Ama hepsinden daha çok;
Dost matematiksel olmali;
Sevinci çarpmalı...
Üzüntüyü bölmeli...
Geçmişi çıkarmalı...
Yarını toplamalıi...
Kalbinin derinliklerindeki ihtiyacı hesaplamalı...
Ve her zaman bütün parçalardan daha büyük olmalı...
İşi bitince seni bir tarafa atmamalı...
Mevlana
Günün Hadis-i Şerifi Essalâtu vesselâmu aleyke Yâ Rasûlallâh... |
Allah Rasulü Hazret-i Muhammed (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) buyurdular ki : İnsanda bulunan en şerli şey aşırı cimrilik ve şiddetli korkudur. Ebu Davud, 2511 |
Degisen Sizin KalbinizBir padişah, bir iki vezirini ve diğer erkandan birkaçını yanına alarak payitahta (başkente) yakın yerleşim merkezlerinde bir gezintiye çıkmıştı Payitahttan ayrılıp bir kaç saatlik bir yol katettikten sonra yolları üzerindeki bir nar bahçesinin kıyısında dinlenme molası verdiler Olgunlaşmış, tam kıvamını bulmuş olan narlar insanın iştahını kabartıyordu Padişah bahçe içinde çalışmakta olan yaşlı bir adamı yanına çağırdı sordu: - Bu güzel nar bahçesi kimin? - Bu nar bahçesi benimdir efendim, babamdan miras kaldı - Oğlun, uşağın var mı? - Allah bize oğul uşak vermedi efendim, bir karı kocadan ibaret iki kişilik bir aileyiz - Peki ben de bu ülkenin hükümdarıyım, şuradan bir nar şerbeti sıksan da içsek İhtiyar "başüstüne" dedi ve hemen gidip bah çe içindeki kulübeden kalaylı, tertemiz bir tas getirdi En yakındaki ağaçtan iki nar kopardı ve sıktı İki nar tam bir tası doldurdu Padişah içti ve çok beğendi Bütün vücuduna bir zindelik ve ferahlık yayılmıştı İhtiyar çif çi padişahın beraberindeki herkese sırayla nar şerbeti ikram etti Padişah ve adamları bedenlerinin kazandığı bu zindelikle biraz yol almak için ihtiyara veda edip yola koyuldular Yolda şeytan padişahın kafasını karıştırmaya başladı "Madem birer ayakları çukurda olan bu yaşlı karı-kocanın mirasçıları yok, ne yapacaklar böyle güzel nar bahçesini, karşılığında bir kaç kuruş verip de bu bahçeyi ellerinden alayım" diye düşündü Padişah ve adamları akşama doğru geri dönerlerken aynı bahçenin yanında yine konakladılar Padişah ihtiyardan bir tas daha nar şerbeti yapmasını istedi İhtiyar sabahki kadar candan ve gönülden olmasa da bir tas nar şerbeti yapıp sundu Fakat padişah bu defa nar şerbetinin tadını pek beğenmedi Sabahkine hiç benzemiyordu Sordu: - Baba ne oldu böyle, bu nar şerbeti sabahki ile aynı nardan değil mi? Bunun tadı hiç de hoş değil - Aynı nardan evlat, aslında tadında da bir değişiklik yok, asıl değişen sizin kalbiniz Tebaanızın malına göz koydunuz, bunun için de narların tadı değişti. |
____________________________________________________________________________ İnternete yüksek hızla bağlanmak isteyenler için en etkin çözüm : Mynet Erişim ADSL |
Dari EkmekBir hükümdar maiyetiyle birlikte ülkesinde bir gezintiye çıkmıştı Yolu üzerindeki bir köyde çok yaşlı bir adamın tarlasına fidan dikmekle meşgul olduğunu gördü İhtiyara uzaktan seslendi: - Baba, sen ne diye fidan dikmeye uğraşıyorsun? Maşallah yaşını yaşamışsın, bu diktiğin fidanların meyvesinden herhalde yiyemezsin İhtiyar cevap verdi: - Bu diktiğim fidanların meyvesini bizim yememiz şart değil evlat Biz nasıl bizden öncekilerin diktiği fidanların meyvesinden yedikse, bizim diktiğimiz fidanların meyvesini de bizden sonrakiler yer Bu cevap hükümdarın hoşuna gitti ve ihtiyara bir kese altın verilmesini emretti İhtiyar bu ihsanı karşılıksız bırakmadı: - Gördün mü evlat, bizim diktiğimiz fidanlar şimdiden meyve verdi Bu cevap da hükümdarın hoşuna gitti, bir kese daha altın verilmesini emretti Yaşlı köylü sıradan biri değildi Çarıklı erkânı harp diye nitelenen kişilerden biriydi: - Evlat herkesin diktiği fidan yılda bir defa meyve verir, bizim diktiğimiz fidan yılda iki defa meyva verdi Bu diplomatça cevap da hükümdarın hoşuna gitti ve bir kese daha altın verilmesini emretti Ama bu defa vezir araya girdi ve hükümdarı uyardı: - Aman sultanım bir an önce buradan uzaklaşalım Bu ihtiyar bu gidişle tarlasına fidan dikmek yerine, devletin hazinesine darı ekecek |
____________________________________________________________________________ İnternete yüksek hızla bağlanmak isteyenler için en etkin çözüm : Mynet Erişim ADSL |
Ates Dünyadan GidiyorAbbasi'lerin ünlü halifesi Harun Reşid zamanında yaşamış olan Behlül Dana (VIII. yüzyıl) dönemin evliyasındandı. Zaman zaman aklından zoru olan kimselere has tavırlar takınır, herkes de bundan dolayı kendisini deli sanırdı. Ama bunu maksatlı yapardı. Behlül daima Harun Rediş'in yakınında bulunur, çeşitli sebepler hasıl ederek onu uyarırdı. Bir gün Behlül, üstü başı toz toprak içinde uzun bir yolculukan gelmiş olmanın belirtileri ile Harun Reşid'in huzuruna çıktı. Harun Reşid sordu: - Be ne hal Behlül, nereden geliyorsun? - Cehennemden geliyorum ey hükümdar. - Ne işin vardı cehennemde? - Ateş lazım oldu da ateş almaya gittim. - Peki, getirdin mi bari? - Hayır efendim getiremedim. Cehennemin bekçileriyle görüştüm, onlar "Sanıldığı gibi burada ateş bulunmaz, ateşi herkes dünyadan kendisi getirir" dediler. |
____________________________________________________________________________ İnternete yüksek hızla bağlanmak isteyenler için en etkin çözüm : Mynet Erişim ADSL |
____________________________________________________________________________ Web Sitesi Sahibi Olmanın Tam Zamanı: Mynet Proservis Basit Paket: 25 YTL / Yıl |
Bediüzzaman'in Evrad ve Dualari
Evrad, sik sik ve devamli okunan dualar demektir. Ayni zamanda,
Farsçada vird; talebe, sakird, mürid demek olup ikisi arasindaki
iliskiye de isaret eder.(1) Yani Hak yolcusu bu azikla canli ve
diri kalir, yoluna devam eder. Ondan koptugu zaman da, pörsümeye,
solmaya, seytanin agina takilmaya kendini salivermis olur. "Kim
Rahman'in zikrinden yüz çevirirse, ona bir seytani musallat
ederiz. Artik o, onun yakin arkadasi olur." (2)
... Asrimizda iman ve Kur'an vadisinde büyük bir çigir açan,
Bediüzzaman Hazretleri, evrad u ezkar insani olarak da bize güzel
bir numune olmus, büyük bir bahtiyardir. Bediüzzaman'in evrad u
ezkar hayatinda iki sey dikkat çeker:
1-Evradda devamlilik
Her büyük Hak dostu gibi Üstad Bediüzzaman da, Allah Resulü'nün
(sas) "Az; ama devamli" olma ve "basladigi ibadeti birakmama"
sünnetlerine azami sekilde ittiba etmistir.
8,5 sene kadar kaldigi Barla'daki komsulari naklediyorlar:
"Üstadi, geceleri, Dershane-i Nuriye'nin önündeki bir mübarek
çinar agacinin dallari arasinda bulunan kulübecikte, sabahlara
kadar tesbihat ile ezkar ile terennüm eder görürdük. Hele bahar ve
yaz mevsimlerinde bu muhtesem agacin binlerce dallari arasinda
sevk ve cezbe içinde uçusan kuslar arasinda Üstadin böyle
sabahlara kadar çalismasini gördükçe,ne zaman uyur, ne zaman
kalkar bilemezdik. (3)
Kastamonu'nun medar-i iftihari olan Mehmed Feyzi Efendi ise söyle
diyor: "Gecelerde sabaha kadar calib-i dikkat bir hal-i hasine ile
ubudiyette bulunurlar. Yaz ve kis bu adetleri tahalluf etmez.
Teheccüd ve münacaat ve evradlarini asla terk etmezler. Hatta bir
Ramazan'da pek siddetli hastalikta alti gün bir sey yemeden
savm-i visal içinde ubudiyetteki mücahedelerini terk etmediler.
Komsulari her zaman derler ki: "Biz sizin üstadinizin sekiz sene
yaz ve kis geceleri, ayni vakitlerde, sabaha kadar hazin ve muhrik
sadasiyla münacaat seslerini dinler ve böyle fasilasiz devamli
mücahedesine hayretler içinde kalirdik." (4)
Bediüzzaman'in yetistirdikleri insanlar da hep böyle evrad u
ezkarla hemdem, teheccüdde berdevam agzi duali mana insanlari
olagelmislerdir. Onlardan biri olan Zübeyr Gündüzalp tavsiyelerinde
"Evrad u ezkara ihtimam.. azami ihtimam" derken, baska bir yerde,
"Evrad, hizmetin lezzetini artirir." (5) diyerek bir baska hususa
isaret etmektedir.
... Evrad u ezkarin terk edildigi yerde enaniyetler kabarir, gerilim
azalir. Ortada bir sürü his insani kalir. Ama "kalp insani asla;
ama ruh insani katiyen"... Evet, maneviyatsiz, kuru bir okuma ayri
bir bela ve ayri bir marazdir.
2-Zikrederken tefekkür etmeli
Bediüzzaman okudugu evradi, tefekkürle içine sindire sindire
okurdu. Hatta birçok hakikatin kalbine evrad okurken tülu ettigini
eserlerinde görüyoruz. Bu tefekkürlere misal olarak 10. Mektup'ta,
Sah-i Naksibendi'nin Evrad-i Kudsiye'sini okurken, Tarihçe-i
Hayat'ta geçen bir mektubunda namaz tesbihatini okurken kalbine
gelen manalara bakilabilir. (6)
Üstad Bediüzzaman, okudugu virdlerin çogunu "üstadlarimdan"
dedigi (7) Naksi-Halidi Seyhi Ahmed Ziyaüddin Gümüshanevi (ks)
Hazretleri'nin tertip etmis oldugu 3 ciltlik Mecmuatü'l-Ahzab isimli
dua kitabindan seçmistir. Zaten kendisi Sungur agabeyin nakline
göre Mecmuatül ahzabi 15 günde bir hatmedermis ki,bu 6 Kur'an
kalinliginda dua demektir.
Bediüzzaman, zikir ve tefekküre önem verirken yaptigi zikirler
söyle:
1-Cevsen
"Kur'an'in hakiki ve tam bir nevi münacaati ve Kur'an'dan çikan
bir çesit hülasasi olan Cevsen-i Kebir." (8) dedigi bu duayi
Türkiye'de meshur eden Bediüzzaman Hz. olmustur. Kendisi de
Cevseni her gün okuyarak hayatinin son kirk senesi bu adetini
terketmemistir.(9)
Bin hususiyeti bulunan Cevsen-i Kebir (10) dedigi Cevsen'in pek çok
dünyevi faidesini de hayatinda bizzat görmüstür. Mesela
Emirdagi'nda bir zehirlenmesi esnasinda, "Cevsen-ül Kebir gibi
evrad-i kudsiyelerin feyziyle ölümden muhafaza olunuyorum. Fakat,
hastalik, izdirap çok siddetlidir." (Tarihçe-i Hayat-461) derken
Emirdag Lahikasi'nda ise, "Düsmanlarimin maddi-manevi zehirlerine
karsi gerçi Cevsen ve Evrad-i Kudsiye-i Sah-i Naksibend beni
ölüm tehlikesinden, belki yirmi defa kudsiyetleriyle kurtardilar."
demektedir. (Emirdag, 1/145)
Cevsenin "binbir esma-i ilahiyi havi oldugunu her günde 2-3 defa
ezberden okurdu.
2- Celcelutiye
Hz. Ali (kv)'ye dayandirilan, Imam Gazali'nin serh yazdigi bu
duayi da sik sik okurdu. Bediüzzaman Hz.nin Sia kaynakli
rivayetlere egilerek, aralarindan ehl-i beytin tertemiz kanaliyla
gelenleri seçmesi ve bizlere tanitmasi ittihad-i Islam adina çok
manidardir.
3-Hizb-i Masun
13. Sua'da gördügümüze göre, Imam-i Gazali Hazretleri'nin
tertip ettigi bu duayi da okuyordu. Bu dua Fethullah Gülen
Hocaefendi'nin tertip ettigi Dua Mecmuasi'nda mevcuttur.
4- Imam-i Safii'nin bir münacaati
Bediüzzaman '8-9 senedir duamdir dedigi bu münacaat için; "Hatta
münacaatin en güzeli ve ciddisi ve en yücesi...olan Imam-i
Safii'nin meshur bir münacaatini çok defa okuyordum." ifadesini
kullanir.
5- Abdülkadir Geylani'nin bir münacaati
Üstadin düzenledigi Hizb'ül Hakaik-i Nuriye adli evrad(dua)
kitabinin sonlarinda yer alan bu münacaat da muhtesem bir duadir.
Bediüzzaman Hz. bu duanin basinda Arabi ibarelerle bir açiklama
düsmüstür ki kisa tercümesi söyledir: "Allah'im, günahlarim
boynumu büktü. Günahlarimin çoklugu ile utaniyorum. Ve
gafletimin siddeti sesimi kisti. Senin rahmet kapini çaliyorum.
Ve magfiret kapinda seyyidim ve senedim Seyh Abdülkadir Geylani'nin
-Senin kapinda makbul olan nidasiyla- nida ediyorum."
6-Evrad-i Kudsiye-i Sah-i Naksibend
Yine üstadin düzenlemis oldugu dua kitabinda var olan bu dua
için Bediüzzaman: Hz. "Sah-i Naksibendi'nin kudsi bir duasidir
ki, Hazret-i Peygamber (sas)'den manevi alemde ders almis." der
Abdülkadir Badilli'nin nakline göre Üstad bu evradi da ezbere
biliyormus. (Bkz. Badilli a.g.e., 791.)
8- Delaili'n-Nur:
Bediüzzaman Hz.nin düzenledigi Delaili'n-Nur, evliyanin
büyüklerinin salavatlarini içine alan çok mükemmel bir salavat
kitabidir.
9- Sekine:
Üstad Hazretleri, Imam-i Gazali' den aldigi bu duayi kendine
daima vird edinerek bütün evradlari zamanla degistigi halde onu
hiç birakmamistir.
10- Veysel Karani'nin münacaati:
Tabiinin büyügü Üveys el Karani'nin bu münacaati da Bediüzzaman
Hz.nin devamli okudugu dualardandir.
11-6 ayeti kerime:
Ayrica Hazreti Bediüzzaman aksam namazindan sonra devam ettigi ve
Lem'alar'in basinda zikrettigi 6 ayet-i kerimeyi 33'er defa
okumus...
Aksam-yatsi arasini "çok kiymetdar dua vakti" oldugunu
belirterek, hatta bu zamani degerlendirmeyen talebelerini ikaz
etmistir..
Bunlar Bediüzzamanin okudugu dua ve evradin tamami degildir.Biz
sadece bazilarini nakledelim istedik.
Son olarak Bediüzzaman'in evrad okuyus seklini nakledelim.
Talebelerinden ögrendigimize göre önce Delaili'n-Nur'daki
salavatlardan bir kismini okur; daha sonra ara vererek diger
evradlarini okur; en sonunda yine Delaili'n-Nur'daki salavatlarla
tamamlardi. "Iki salavat arasinda okunan dua makbuldür." derdi.
DIPNOTLAR
(1) Büyük Lügat-TÜRDAV Yayinlari
(2) Zuhruf; 36
(3) Tarihçe-i Hayat, sh. 166, Envar Nesriyat.
(4) Tarihçe-i Hayat, sh. 327
(5) Altin Prensipler, S:38-Yeni Asya Nesriyat.
(6) Tarihçe-i Hayat, sh. 298
(7) Bkz. Es'ad Cosan, Güncel Meseleler, Seha Nesriyat.
(8) Sözler, sh. 441, Sözler Yayinevi
(9) Abdülkadir Badilli, Risale-i Nur'un Kudsi Kaynaklari, sh. 739,
Envar Nesriyat.
(10) Lemalar, sh. 183, Yeni Asya Nesriyat.
Kaynak:
www.cevaplar.org
Salih Okur
Enes b. M�lik nakleder: Resulullah (as) oturmakta iken birden bire di�leri
g�r�necek �ekilde g�ld���n� g�rd�k. �mer sordu: "Anam babam hakk� i�in s�yle
ya Resulallah, seni g�ld�ren �ey nedir?" Hz. Peygamber (as) cevap verdi:
- �mmetimden iki ki�i, izzet sahibi olan Rab Teala'n�n huzurunda diz
��km��ler, birisi ��yle diyor: "Ya Rabbi, karde�imden benim hakk�m� al�ver."
Allah (su�lanana): "Karde�inin hakk�n� ver!" buyurdu.
- Ya Rabbi, dedi, iyiliklerimden (ona verecek) hi�bir �ey kalmad�.
- Ya Rabbi, �yleyse g�nahlar�mdan bir k�sm�n� y�klensin, dedi (�ikayet
eden).
Bu s�rada Resulullah (as)'�n g�zleri ya�la doldu. Sonra ��yle buyurdu: "Bu
ger�ekten korkun� bir g�nd�r. �yle bir g�n ki, insanlar g�nahlar�ndan bir
k�sm�n�n (ba�kas� taraf�ndan) y�klenilmesine ihtiya� duyacaklard�r." Sonra
��yle devam etti: "Aziz ve Cel�l olan Allah �ikayet sahibine ��yle diyecek:
"Ba��n� kald�r ve Cennet bah�elerine bak!" O ba��n� kald�racak ve
hayk�racak:
- Ya Rabbi, g�m��ten �ehirler ve incilerle s�slenmi� alt�ndan k��kler
g�r�yorum. Bu hangi peygambere, hangi �ehide aittir?
- Bana bedelini verenindir! diyecek (Allah).
- Peki buna kim sahip olabilir ya Rabbi?
- Ona sen sahip olabilirsin!
- Nas�l ya Rabbi?
- Karde�ini affederek!
- Affettim gitti ya Rabbi!
Bunun �zerine y�ce Allah buyaracak ki: "Karde�inin elinden tut ve onu
cennete koy!"
Resulullah (as) devamla ��yle buyurdu: "Allah'tan korkun, aran�zdaki
m�nasebetleri d�zeltin (Enfal 8/1). ��phesiz Allah k�yamet g�n�nde
m�minlerin aras�n� d�zeltir"
Nurlar Hazinesi, �bn Arabi, http://www.blogcu.com/ibnarabi/
Enes b. Mâlik nakleder: Resulullah (as) oturmakta iken birden bire dişleri görünecek şekilde güldüğünü gördük. Ömer sordu: "Anam babam hakkı için söyle ya Resulallah, seni güldüren şey nedir?" Hz. Peygamber (as) cevap verdi:
- Ümmetimden iki kişi, izzet sahibi olan Rab Teala'nın huzurunda diz çökmüşler, birisi şöyle diyor: "Ya Rabbi, kardeşimden benim hakkımı alıver." Allah (suçlanana): "Kardeşinin hakkını ver!" buyurdu.
- Ya Rabbi, dedi, iyiliklerimden (ona verecek) hiçbir şey kalmadı.
- Ya Rabbi, öyleyse günahlarımdan bir kısmını yüklensin, dedi (şikayet eden).
Bu sırada Resulullah (as)'ın gözleri yaşla doldu. Sonra şöyle buyurdu: "Bu gerçekten korkunç bir gündür. Öyle bir gün ki, insanlar günahlarından bir kısmının (başkası tarafından) yüklenilmesine ihtiyaç duyacaklardır." Sonra şöyle devam etti: "Aziz ve Celîl olan Allah şikayet sahibine şöyle diyecek: "Başını kaldır ve Cennet bahçelerine bak!" O başını kaldıracak ve haykıracak:
- Ya Rabbi, gümüşten şehirler ve incilerle süslenmiş altından köşkler görüyorum. Bu hangi peygambere, hangi şehide aittir?
- Bana bedelini verenindir! diyecek (Allah).
- Peki buna kim sahip olabilir ya Rabbi?
- Ona sen sahip olabilirsin!
- Nasıl ya Rabbi?
- Kardeşini affederek!
- Affettim gitti ya Rabbi!
Bunun üzerine yüce Allah buyaracak ki: "Kardeşinin elinden tut ve onu cennete koy!"
Resulullah (as) devamla şöyle buyurdu: "Allah'tan korkun, aranızdaki münasebetleri düzeltin (Enfal 8/1). Şüphesiz Allah kıyamet gününde müminlerin arasını düzeltir"
____________________________________________________________________________ Web Sitesi Sahibi Olmanın Tam Zamanı: Mynet Proservis Basit Paket: 25 YTL / Yıl |
Günün Ayet-i Kerimesi |
Ey iman edenler! ALLAH' dan korkun ve doðrularla beraber olun. Tevbe Suresi: 119 |
Günün Hadis-i Þerifi |
"Her kim, önemsemeyerek, Cuma namazýna gitmeyi üst üste üç kez terkederse, ALLAH onun kalbini mühürler." Ebûl Câd radýyallahu anh. Tirmizî. |
Günün Duasý |
Ey ALLAHým, habibin, efendimiz Hz.Muhammed Mustafa' ya (sav) ve âline salat eyle ve göðsümü hasetten temizle ki, insanlardan hiçbirini kendisine verdiðin bir nimetten ötürü kýskanmayayým. Âmîn... Âmîn... Âmîn... |
Günün Sözü |
"Öfke ve hýrstan korunmuþ olan kurtulmuþtur." Ömer bin Abdülazîz |
SABAH ERKEN KALKMANIN BEREKETİ |
'De ki: Sabahın Rabbine sığınırım.'(Felak Suresi, 113) Bereket sabah başlar. Gün ortasında uyanmak, neredeyse günü bitirmek, zamanı tüketmek demektir. Tüm canlılar sabahın ilk ışıklarında uyanıp yiyecek aramaya, yani çalışmaya başlarlar. İnsanların da rızıklarını kazanmak için, erken kalkma zorunlulukları vardır. Aksi takdirde bereketsiz ve şevksiz bir hayat sürmeleri kaçınılmazdır. Geceyi eğlence alemlerinde geçirip, günü yarım yaşayanların, yaradılışa aykırı olan bu tavır ve davranışlarından ötürü, tüm hayatlarında bir bereketsizlik hakim olur. Ayrıca toplumun büyük çoğunluğunun yaşadığı olayları ve haberleri de, hep geriden takip ederler. "O sabahı yarıp çıkarandır. Geceyi bir sükun (dinlenme), güneş ve ay'ı bir hesap (ile) kıldı. Bu, üstün ve güçlü olan, bilen Allah'ın takdiridir." (En'am Suresi, 96) Yüce Allah, yarattığı tüm varlıkları ve kainatı, ayetin ifadesiyle, bir sistem, hesap ve düzen içinde tertiplemiştir. Geceyi dinlenme, gündüzü çalışma olarak, insanları da bu sisteme uygun şekilde yaratmıştır. Günün ilk saatleri olan sabahı uykuda geçirerek yaradılışa aykırı davranıldığında, her şeyde olduğu gibi, burada da bir çok olumsuzlukları beraberinde getirmektedir. Erken kalkıp günü en başından yaşamak, hem daha zinde olmamızı sağlar, hem de verimli çalışarak gün içinde yapılacak işlerin bir çoğunu, henüz gün yarılanmadan bitirmemize sebep olur. www.nuranyelkenci.com "Doğrusu gece neşesi (gece ibadeti, insanın iç dünyasında uyandırdığı) etki bakımından daha kuvvetli, okumak bakımından daha sağlamdır. Çünkü gündüz, senin için uzun uğraşılar vardır." (Müzzemmil Suresi, 6-7) Ayette Yüce Allah, ibadetleri, sessizliğin ve konsantrasyonun yoğun olduğu zaman olan, gece yapılmasının daha makbul olacağını bildirmektedir. Dolayısıyla geceleri uyku ve ibadetle geçirmemizi tavsiye etmektedir. Daha sonra "gündüz için uzun uğraşlar vardır" ifadesiyle, insan yaradılışına en uygun olan bu durumu bildirmektedir. '…Yarattığı şeylerin şerrinden, Karanlığı çöktüğü zaman gecenin şerrinden,'(Felak Suresi, 113) Yukarıdaki ayette, "gecenin şerrinden Sana sığınırım" bilgisi, buradan gece yaşantısının insanın yaradılışına uygun olmayan bir zaman olduğu anlaşılmaktadır. Dolayısıyla bu zaman diliminin uykuda ve ibadetle geçmesi, insanlar için en hayırlı olanıdır. Bir başka ayette ise, "Ve nefes almaya başladığı zaman, sabaha;" (Tekvir Suresi, 18) ifadesiyle sabahın sağlık açısından da önemine dikkat çekilmektedir. Bilindiği gibi oksijenin en bol olduğu saatler sabah saatleridir. Tüm yeşil bitkiler, sabahın ilk ışıklarıyla birlikte kendi besinlerini üretmek üzere, karbondioksiti alarak oksijeni havaya vermeye başlarlar. Güneş battıktan sonra ise, tıpkı bizler gibi solunum yapmaya, yani oksijeni alıp karbondioksiti dışarı vermeye başlarlar. Görüldüğü gibi Yüce Allah, bir lütuf olarak sabah saatlerinin çalışmaya başlamak için en uygun zaman olduğunu ayetler doğrultusunda haber vermiştir. Bu durumun daha bilmediğimiz sayısız hikmetleri olduğu da bir gerçek. Erken kalkmak tüm yaratılmışlarla beraber uyanmaktır. Ayette dediği gibi "nefes alan sabahı" yakalamaktır. Güneşin muhteşem doğuşunu, izleyerek güne başlamak, bu heyecanı ve şevki yaşamakla beraber, insanları bekleyen ışıl, ışıl yeni günü müjdelemektedir. Bu durumu alışkanlık haline getirip, yaşam boyu hayata geçirip yaşayanlar, genç ve dinç yaşlanarak, moralleri daima yüksek olup, yaşamlarına huzur ve bereket hakim olur. |