islami hassasiyet
Salı, Kasım 29, 2005
  [islami-hassasiyet] cola, süt vs.
Yazı ilginç....
Hayatımızdaki yanlışlar bazen o kadar hayatın kendisi oluyor ki eleştirmek aklımıza bile gelmiyor.
Faydalı her şeyi Allah yaratmışken, insanoğlu kendi icadı şeylerle sağlığını bozuyor.
Çocuklarınıza kaç yaşında cola içirmeye başlayacaksınız.?
Neyse, Allah Ülker'den razı olsun!, bari paramız yabancılara gitmiyor.
 
 
Selamlar
 
 
 
Dr. Murat Kınıkoğlu


 
muratkinikoglu@yahoo.com
 

Kolaya/renkli gazoza hayır... Süte evet...

   
 
Geçenlerde bakkaldan alışveriş ederken fakir giyimli bir kadın, eteğine yapışmış iki bebesiyle gelip Hüseyin efendiden 'İki paket sigara, bir büyük kola ve üç ekmek' istedi. Çocukların soluk suratlarına baktığımı gören bakkal 'Kocası işsiz...' dedi, 'Her gün bunları alır...'. Nebahat'ın kısıtlı parasıyla evine aldığı üç öncelikli ihtiyaç maddesi; sigara, kola ve ekmek... Evlerine doğru yürürken kola şişesini kimin taşıyacağı konusunda kavga edip şişeye sarılmaya çalışan 'küçük kola bağımlılarının' arkasından bakakaldım... Gecekondu bölgelerimizde yaşayan aileler arasında bir araştırma yapılsa, süt içmeleri gereken çağda kola veya boyalı gazozlar içerek vücutlarını zehirlenen beyaz suratlı, cılız on binlerce 'kola/gazoz' bağımlısı çocuk bulunacağından eminim. (Keşke üniversitelerimiz bu araştırmalara ayıracak vakit bulabilseler.) Çocuklar cılız; çünkü kolanın şekeri ile karınlarının doyduğunu sanıyorlar; suratları beyaz, çünkü bu grup içeceklerin en büyük yan tesiri bağırsaklardan demir emilimini engellemesi....

Aşırı kola tüketimi ve kola bağımlılığı yalnız bizim değil zengin ülkelerin de sorunu. Fark şurada; yıllık süt tüketimi kişi başına 200 litre olan Amerikalının sofrasında bir de kola olmasının önemi yok ama onların onda biri kadar bile (18 litre) süt tüketmeyen ülkemizin çocukları için çok büyük önemi var. Zaten yeterli protein alamayan, et yemeyen, süt içmeyen çocuklarımız birde midelerini kalorisi zengin ama beslenme değeri düşük gazozla şişirince ilerde kavruk, zayıf, kısa boylu yurdum insanı ortaya çıkıyor...

Peki, eğitimsiz kesim böyle de eğitimli kesim farklı mı?

Zenginleştik ya, kola ve renkli gazozlar çoğu ailenin sofrasının olmazsa olmaz içeceği oldu!. Sofraya oturulunca hemen bardağa su yerine kola/gazoz dolduruluyor...

Lafı uzatmayalım; çocuğunuza verebileceğiniz en büyük zarar onu devamlı bir kola içicisi-kola bağımlısı yapmanızdır. Bu kötü alışkanlıktan onu korumanızın en sağlam yolu ise özel günler haricinde evinize kola ve gazlı içecekler sokmamaktır. Renkli içecekler, her gün alınan, yemek masasının devamlı içeceği olmamalı. Bazılarının yaptığı gibi, buz gibi kolayı kafaya diktikten sonra çocuğuna 'Ama yavrum sen içme zararlıymış...'diyenlerden de olmayın sakın. Unutmayın 'evde çocuk varsa' sofranızda devamlı bulunması gereken tek içecek; su ve süttür.

Kolalı/gazlı içecek pazarının sütün aleyhine her geçen gün daha da büyümesinin en büyük nedenlerinden birisi toplumdaki 'kolesterol korkusu'dur. (Ben de iyice paranoyak olmaya başladım - İnsanları 'Sakın süt içmeyin kolesterol var' diye korkutup kolalı/gazlı/renkli/ şekerli içecek pazarını artırmak kimin aklına gelir?)

Şaka bir yana son yıllarda gazete okuyan eğitimli kesime öyle bir korku pompalandı ki kolesterolü olan olmayan, ölçtüren ölçtürmeyen, kalbi olan olmayan herkes kolesterolden, dolayısı ile etten/sütten korkar hale geldi. Artık zengin ve eğitimli insanlarımızın yeni bir hastalığı var: kolesterolofobia. Bu hastalıktan mustarip, kolesterolü düşük, hiçbir risk faktörü olmayan pek çok tanıdığım 'Sizde kolesterol düşük, korkmadan et, süt tüketebilirsiniz...' dediğimde, 'zehir ye' demişim gibi dehşetle yüzüme bakıyorlar...

Sevgili hastalarım; doğanın bize sunduğu ve binlerce yıldır tükettiğimiz gıdaların 'makul miktarlarda ve doğru şekilde' tüketildiği takdirde vücudumuza asla zararlı olmayacağını unutmayın ve dünyanın en yararlı içeceği SÜTTEN KORKMAYIN. Yaşlandıkça kalsiyum ve D vitaminine olan ihtiyacımız artar, bu nedenle süt, yalnız çocukların değil erişkinlerin ve yaşlılarında temel gıdasıdır. Haziran 2005, Journal of Epidemiyology and Community Health dergisinde yayınlanan bir makalede okuduklarımı sizinle paylaşmak istiyorum. Araştırmacılar 665 kişiyi tam 20 yıl boyunca süt içme ve diğer alışkanlıkları açısından günlük takibe alıyorlar. Katılanlar her 5 yılda bir tam sağlık kontrolünden geçirilerek EKG ve diğer laboratuvar tetkikleri yapılıyor. Bir grup tam yağlı süt içerken kontrol grubundaki kişiler ise yarım yağlı veya tam yağsız süt içiyorlar. Çalışmanın sonucunda 'tam yağlı süt içenlerde' ki kalp damar hastalığı ve felç geçirme oranının 'az yağlı veya yağsız süt içenlere' göre DAHA DÜŞÜK olduğu görülüyor. Yani bugüne kadar bize öğretilenlerin tam tersi bir sonuç çıkıyor. Araştırmacılara göre 'Tam yağlı sütün zararlı olduğu görüşünün yeniden tartışılması ve yağlı sütün diyetimiz içinde layık olduğu yeri alması için çalışılması' lazım.

Şuna inanıyorum ki süt; köylü Memet efendinin ineğinin memesinden değil de uluslararası bir firmanın fabrikasından çıkan (formülü gizli!) %500 karla satılan bir içecek olsaydı şu an hepimiz süt içiyor olurduk. Devletin, köylüden soframıza gelirken üç misli karla satılan sütün halka daha düşük fiyatla ulaşması için gerekli tedbirleri alması lazım. TRT, yabancı filmlere verdiğini duyduğumuz milyon dolarların bir kısmını halka doğru beslenmeyi öğreten eğitim programlarına ayırmalı.

Özetleyelim;

1.Çocuklarımızı renkli gazozlardan (ve son günlerin modası enerji drink'lerden) uzak tutup, onlara süt içme alışkanlığı kazandıralım..

2.Mutlaka her gün bir bardak süt içmeye çalışalım...

(Sizler bu yazıyı okuduktan sonra muhtemelen çocuklarınıza kola yerine süt içirmeye çalışacaksınız ama Nebahat'ın iki bebesi her gün kola içmeye devam edecek...)

 




<< Home

ARCHIVES
Kasım 2005 / Aralık 2005 / Ocak 2006 / Şubat 2006 / Mart 2006 / Nisan 2006 / Mayıs 2006 / Haziran 2006 /


Powered by Blogger