İman etmenin bir anlamı da Emredenin emrine muhatap olmaktır. Böylece emrolunanı idrak ve tatbik etmektir.
İman, emre amade olmaktır
Emri işittik ve itaat ettik teslimiyeti ile karşılamaktır... Gelen emir üzerinde fikir yürütmemek, yorum yapmamak, tartışma başlatmamaktır. İmanın özüne inmek, hazzına ermek ancak bu yolla gerçekleşir. İman iddiasında bulunan her insan, bu iddianın ispatı için sürekli şu soruyu sıcak bir gündem edinmelidir.
İmanım bana ne emrediyor ? Şayet iman kupkuru felsefi kurumların, kelami münazaraların, teolojik tartışmaların, akademik çalışmaların tez konusu olmanın ötesinde bir anlamı, bir mesajı varsa, işte o nedir?
İmanı doğru algıladığımız zaman göreceğiz ki, peygamberin bile belini büken, saçını ağartan bir istikamet istiyor:
Emrolunduğun üzere istikamet üzere ol. (Hud-112)
Sahih bir itikattan, sağlam bir istikamet çıkıyor
İmanın sunduğu kıble ile yüz yüzeyiz
Akidenin belirlediği kırmızıçizgiler müminleri kuşatıyor. İmanın emrettiği her şeyi bu çerçeveye taşımakta imanın gereğidir.
Hayatı imana göre biçimlendirme mecburiyeti altındayız
Her mümin imanı kendi kişiliğine giydirmek durumundadır. Kişilikler, kimlikler imanla ne kadar ayniyet kazanırsa, ,iman hükmünü o nispette yürütmüş olur
İmanın vücut bulması bu yolla gerçekleşir. İmanın dokuduğu şahsiyet böylece var oluşunu tamamlar. Tevhidin inşa ettiği insan boyasını Allahtan almıştır...
Kıvama gelince ete kemiğe bürünen iman, şahitlik ve halifelik misyonunu icra eder.İşte bedevilikten kurtulmanın yolu da budur
İman,Allah bana yeter inancı ile yetersizlikleri yenmektedir. O iman ateşi Nemrut ile de sınansa yine de minnet etmeyecektir.Yuh olsun size ve Allahtan başka taptıklarınıza demekten geç durmayacaktır.
İman bir meydan okuyuştur, bir baş kaldırıştır Tuğyana
La bilinci ile sahteliklere, sapkınlıklara, sömürülere karşı duruştur. İnsanlık La inancını kuşanmadan başını taştan taşa vurmaktan kurtulamayacaktır.İllanın itminanına ulaşmak için la nın gerekleri üzerinde duracağız İlla ile gerçekleşecek bir teslimiyet, itaat.
Müminin imanı nerede bir zulüm varsa, o zulme karşı gücü oranında dur deme sorumluluğu altındadır
Aksi takdirde dilsiz şeytan olma riski ile imanını tehlikeye atacaktır.
Münkere tepkisizlik, imanla bağdaşmıyor. Yalnızca kalben buğz ile yetinmek
İşte imanın en zayıf noktası
Bundan ötesi hardal tanesi kadar bile imandan eser yok. Münkerle barışık, harama hoş görülü söylenecek bir şey kalmıyor.
İman, Allahın her işimize karışıyor olmasıdır. Hayatı komple Allaha açmaktır. Hayy olanın hayata müdahalesidir
Azim olan Kuran da bir dizi Ey iman edenler!hitabı ile başlayan ayetler vardır. Söz konusu olan bu Ey iman edenler! den kastedilen yalnızca Kuranın nazil olduğu dönemin iman edenleri mi? Yoksa bu güne, bize kadar uzanan bir tarafı var mıdır? İman edenler derken örneklemelerimiz hep ensar ve muhacir üzerinden mi olacak? Bu ahkâmın yüzde kaçını pratiğimize taşıyabildik?
Akide ile gelen sorumlulukları kim yok sayabilir? İtikatla başlayan yaşam biçimini kim atlayabilir? Tevhidin sosyal hayata getirdiği disiplini kim devre dışı bırakabilir? Böylesi bir cürüme cesaret edeni, kim iman dairesinde görebilir ki? İmanı vicdanla sınırlamak isteyenleri salvolarını karşılıksız bırakmayız
Ne acıdır ki; bu gün amentü süz bir hayatın kıskacında sekülerize (dünyevileşme) marazına açık duruyoruz
Fıtratla savaş halinde olan beşeri ideolojilerin, yeni amentü dayatmaları hüsrandan başka bir şey değildir
Light amentü
Protestan amentü
Liberal amentü
Kalvanist amentü
Modern amentü
Ilımlı amentü neyi hedef alıyor?
İmanın çizdiği sınırlar gittikçe ulaşıyorsa tehlike ciddi demektir
Kişiliğimize imanın yansımasın da bir bütünlük görüyor muyuz? Yoksa bir parçalanmışlık mı yaşıyoruz? Bu durum kişilik ve kimlik parçalanmasıdır. İmanla kazandığımız kimliğe baksanıza! Riya sormalında, nifak girdabında insanımız nereye savruluyor?
Bu savrulmaları savmak için şu soruları kendimize sürekli soracağız
İman ettiğim Rabbimle ilişkilerim ne kadar sağlıklı? Allah katında ne olduğumuzu tespitle işe başlayabiliriz
Peygamberimiz (sav) buyurmuyor mu?
Sizin hayırlarınız görüldükleri zaman Allah (cc) ın hatırladığı kimselerdir.
Gerçekten varlığımız neye çağrışım yapıyor? İman ettiğim Resulle aynılaşma, bütünleşme, buluşma becerim nedir? İman bağlamında Resulullaha karşı olan sorumluluklarımızdan kaçabilir miyiz? Kuranın beyanı çok net:
Hayır; Rabbine ant olsun ki aralarında çıkan anlaşmazlık hususunda seni hakem kılıp sonra da verdiğin hükümden içlerinde hiçbir sıkıntı duymaksızın (onu) tam bir teslimiyette kabullenmedikçe iman etmiş olmazlar. (Nisa65)
Resulullah Efendimiz hayatımızın ne kadar içinde?
Birde kendimizi onun kantarına vuralım: sizden biri beni babasından, evladından ve bütün insanlardan daha çok sevmedikçe iman etmiş sayılmaz.(Nesai)
İman 70 küsur şubedir
bilgisini Peygamber bize ulaştırıyor
Lailaheillallah diyerek yakalanan tevhit bilincinden insanlara eziyet veren şeyi yoldan kaldırıncaya kadar uzanan sosyal sorumluluk ve yaşam disiplini sunuyor
İmanın her bir şubesi hayata farklı bir güzellik katıyor
Sizden biri Arzuları, benim getirdiğime tabi olmadıkça iman etmiş sayılmaz. İman yoklamamızı şimdi daha isabetli yapabiliriz
Hobilerimiz, hesaplarımız, heveslerimiz, hazlarımız, hırslarımız
Hep ona tabi miyiz? İman ettiğim Kitabıma karşı hukukum, ilgim ne düzeyde? Kuranın dünyasına girebiliyor muyum? Yoksa kuran dışı dünyalarda mı geziniyorum?
Şu ayet ne kadar sarsıcı değil mi?
Yoksa siz Kitabın bir kısmına inanıp bir kısmını inkâr mı ediyorsunuz?(Bakara85) Kendimizi bu dünyayla sınırlamak
İmanımız buna izin verir mi? Hayır! Hayata Ahiret penceresinden bakabiliyor muyuz? Haşr üzerinden hayatı inşa etme bilincimiz var mı? Kıyamet bağlamında yaşama bir kıvam kazandırma çabasında mıyız?
Ahiret bilinci
Hesap endişesi dünyamıza anlam ve ruh katacaktır
Ahiretin öne çıktığı, dünyanın yedeğe alındığı bir zeminde imanın farkı ve gücü belirecektir
İşte o zaman ; güneşi sağ elime, ayı sol elime koysanız da
diyenin ne demek istediğini daha iyi anlayacağız
Bedenlerini ateş dolu hendeklere gömüp, akideleri ile sonsuz esenliğe yürüyenlerin sıcak nefeslerini hissedeceğiz
Zorbaların merhametine değil, mağaraya sığınanlarla aynı yolun yolcu olduğumuzun heyecanını yaşayacağız.
Arkadan yırtılan gömleklerimiz imanımıza tanıklık edecek
Çünkü iman aynı zaman da hayâ demektir
Hayâ ile zinetlenmesi imanın dışa vurumudur. Gelen emir üzerine bıçaklara yatmayı cana minnet bileceğiz
Babasıyla birlikte yürüyüp gezecek çağa erişince: Yavrucuğum! Rüya da seni boğazladığımı görüyorum; bir düşün, ne dersin? dedi. O da cevaben:babacığım, emrolunduğun şeyi yap. İnşallah beni sabredenlerden bulursun.dedi (Saffat102)
Ona yakışanda emrolunanı yapmaktı
Halil olmanın yolu bundan geçiyordu
Çünkü iman adayıştı
Adamaktı
Ömrümüzü adadığımız değerleri hatırlayalım. Burada kısmi değil külli
Zanni değil kati
Sathi değil asli
Şekli değil şeri
Taklidi değil hakiki
Resmi değil kalbi bir iman
İzne bağlı olmayan özgür bir iman
bu imana kim ne yapabilir?
(Firavun) şöyle dedi: ben size izin vermeden Ona iman ettiniz. HA! Muhakkak O size büyü öğreten büyüğünüzdür. Şimdi ellerinizi ve ayaklarınız çaprazlama keseceğim ve sizi hurma dallarına asacağım! Böylece, hangimizin azabının daha şiddetli ve sürekli olduğunu iyice anlayacaksınız. Dediler ki: Seni, bize gelen açık mucizelere ve bizi yaratana tercih edemeyiz. Öyle ise yapacağını yap! Sen, ancak bu dünya hayatında hükmünü geçirebilirsin? (Taha -7172) Gelen ölüm bile olsa, ne gam!
İman sonsuz bir imkân
Muhteşem bir servet. İmanla doğan bir kuvvet
Bir heybet
Bir izzet
Bir enerji
Bir aksiyon
Bir ufuk
Bir aşk
Bir derinlik
Bir incelik
Bir estetik
İşte imanın farkı
Şimdi imanımız yoklayacağız
Bu imanın neresindeyiz?
İnancımızın caydırıcı gücü var mıdır? Yaptırım gücü var mıdır? Çekim gücü var mıdır? Koruyucu gücü var mıdır? Korkularımız umutlarımızdan neden daha fazla? Beşeri korkuların mümin yüreklerde bu boyutlarda yer bulması sizce normal midir?
Yoksa onlar (kâfirler) den korkuyor musunuz? Eğer (gerçek) müminler iseniz, korkmanız gereken yalnızca Allahtır.(Tevbe13)
Psikolojik savaş yöntemlerinin yaşattığı korku sendromu kronikleşirse iş nereye varır?
İşte o şeytan, ancak kendi dostlarını korkutur. Şu halde, eğer iman etmiş kimseler iseniz onlardan korkmayın, benden korkun.(Ali İmran175)
Korkarım ki; bu korku korktuğumuzu başımıza getirecek
İman, umut demek değil miydi? Tartışılmaz üstünlük anlamına gelmiyor muydu? O halde bu karamsarlıkta ne oluyor? Bu yenilgi travması aşılmayacak mı?
Gevşemeyin, üzülmeyin. Eğer imin etmişseniz üstün gelecek olan sizsiniz. (Ali İmran 139)
Bu üstünlüğün yolu hangi çizgiyi sürdürmekte saklı? Kuran haber veriyor:
O halde siz (gerçek) müminler iseniz Allahtan korkun. (İyilik ve adalette) aranızı düzeltin. Allah ve Resulüne itaat edin.(Enfal1)
İttia, itaat ve ıslah
Dostluklarımızın ölçüsünü koyan kim? Velayet sınırlarını belirleyen kim? Ey iman edenler! Sizden önce kendilerine kitap verilenlerden olay ve oyun konusu edinenleri ve kâfirleri dost edinmeyin. Allahtan korkun; eğer müminler iseniz.(Maide57)
İtikat velayet ilişkisi toplumsal yaşama şekil veriyor
Tevhidin çizdiği bu sınırda sağlam durmayan, sebat etmeyen kendi sonunu hazırlamış olacaktır
İman kararlılık ister. İman bir irade sınavıdır
İmanın beslediği güçlü bir irade ile duruşlarını netleştirmeyenler, çözüldüler. Kimi korkuya, kimi çıkara, kimi şehvete, kimi siyasi hırsa yenik düştü
Cumartesicilerin imanı balıklara takılı kaldı, aşamadılar
Akideyi balığa takas ettiler. Artık onlar söze ihanet edenlerdi
Gerçi onlar işi kitabına uydurmuşlardı. Fakat kitaba ters düşmüşlerdi. Bundan daha kötüsünü yapmışlar mıydı? Samirinin buzağısı zihinlerini nasıl çelmişti kalplerini nasılda bozmuştu
İşin daha da ilginci, tüm bu çirkinlikleri iman adına yapıyor olmalarıydı
Musanın Rabbidir diyerek buzağıyı kutsuyorlardı. İşte imana ihanetin iğrenç yüzü
Hatırlayın ki sizden söz almış da Turu üstünüze kaldırmış 2Size verdiklerimizi kuvvetlice tutun, söylenenleri işitin . demiştik. Buna mukabil iştik ve isyan ettik.dediler. Küfürleri sebebiyle kalplerine buzağı sevgisi içirildi. De ki, eğer inanıyorsanız, imanınız size ne kötü şeyler emrediyor!(Bakara93)
Evet, ifade aynen böyle: İmanınız size ne kötü şeyler emrediyor?
Kalpler buzağı sevdası ile bütünleştikten sonra, imanı nasıl taşıyacaksınız? Buzağı severlik iliklerine işliyor
Gelin görün ki, öyle bir yüzsüzlük ki imanı da dillerinden düşürmüyorlar
İsyanlarını, imana ispat ediyorlar
Bu nasıl iman ki, zulüm içeriyor
Şirkle sentezleniyor. Küfür kokuyor
Pazarlık konusu akide
İnanç değerleri üzerinden gerçekleşen sadece açık arttırmalar
Merak ediyorum Samirinin buzağı kıssası o güne münhasir miydi? Acaba bugünde kimliklerine İslam yazdırarak aramızda dolaşmıyorlar mı? Dinden yırtarak dünyayı yamalı bohçaya çevirmek midir, Müslümanlık? İmanla çelişmeden, emirleri hayata taşımamız isteniyor aksi takdirde Ehl-i Kitabın akıbetine duçar olmaktan kurtulamayız
Evet, emredileni sulandırmadan, savsaklamadan, sümen altı etmeden
İşte bu tehlikelere dikkat çeken Resulullah (sav) imanın sorumluluk olanlarına önemle vurgu yapıyor
İman bizden ne istiyor? İman bağlamında gündemimize taşınan neler var? İmanın inşa ettiği insan kimdir, nasıldır? Yaşadığımız hayatta imanımızın yansımalarını görmemiz gerekiyor
İmanımızın dünyamıza etkisi nedir? Müminlerin kardeş olduğunu öğrendikten sonra nasıl bir hukuk omuzlarımıza biniyor? Canımı elinde tutan Allaha yemin ederim ki; bir kul kendisi için istediği hayırları kardeşi içinde istemedikçe iman etmiş sayılmaz buyuruyor, Allahın Habibi
Kendisi için ağlayan Müslüman, kardeşi için de ağlamadıkça imanı ile çelişmekten nasıl kurtulur?
Yeryüzünde akan kan bizim kanımız. Yıkılan haneler yine bize ait
Bu kan ve hüzün karşısında imanımız nasıl bir tepki veriyor? Kardeşlerimizin ölümü yüreklerimizi ne kadar acıtıyor? Yüreklerimizde mi bir sorun var? İmanımızda mı bir aksaklık var? İman etmedikçe cennete giremezsiniz. Birbirinizi sevmedikçe iman etmiş sayılmazsınız (Müslim Tirmizi) Kendi açlığının sancısını çektiği kadar, Müslüman kardeşinin açlık sorununa duyarlılık göstermediği takdirde kendisi ile tezada düşmekten kurtulamaz. Yanında komşusu aç olarak sabahladığı halde kendisi tok olarak sabahlayan kimse iman etmiş sayılmaz.
Dünyadaki açlık sorununu imandan ayrı düşünemiyoruz. İman dürüst bir kimlikle kendimizi kanıtlamamızı istiyor. Bencilleşmeye, bireyselleşmeye benmerkezci belalara karşı uyarıyor.
Bizi aldatan bizden değildir diyor Hazreti Resül
İman ahlak, erdem, onur, merhamet elbisesi giydiriyor müntesiplerine
Küçüklerimize merhamet etmeyen, büyüklerimize saygı göstermeyen bizden değildir.(Tirmizi- Ebu Davut)
İman çepeçevre hayatı kuşatıyor, bir disipline sunuyor, sorumluluk yüklüyor; tevhidi çizgide, adaleti ikame için, zulmü izale için harekete geç diyor
Kendimizi imanın iktidarına hazırlamalıyız. Önce imanda derinleşmek
İkan, ihsan, ittika, ihlâs ile veraların verasına uzanmak
Bunu gerçekleştirmek için de şu iki ayete verilen mesajı doğru anlamalıyız.
Ey iman edenler! İman ediniz. (Nisa136) İman edenler için hala vakit gelmedi mi? (Hadid16) . Yazarın diğer yazılarını okumak için buraya tıklayınız. |